25 Şubat 2020 Salı

Güvenilir biri mi? Nasıl anlayabilirsiniz?

Güvenmek...

Kelimesi bile rahatlatıyor insanı.
Günümüzde maalesef bulunması zor olan değerler arasında.
Kimse kimseye güvenemiyor, bir çok kişi en yakınım dediği insanları sırtından vuruyor.
İnsanlar bencilleştikçe, acımasızlaşmaları da artıyor.
Menfaatlerin bu denli üstün olduğu bir dünyada, güvenilir birini bulmak haliyle zor.

Öncelikle şunu bilmelisiniz :
Siz değil, o size bu güveni sağlamalı.
'Kimseye güvenemiyorum' demeyin.
Bu güveni onlar size sunacak.
Siz sadece en başta kapılarınızı kapatıp, kendinizi izole etmemelisiniz.
Bırakın sizinle konuşsun, görüşsün.
Yaşayın onu.
Yaşayınca karar verirsiniz güvenip güvenmeyeceğinize.

Ön yargılarınızdan sıyrılın.
Birinin fizikselliğine, giyimine, arabasına bakarak güvenilir veya güvenilmez diyemezsiniz.
Bu damgalama, yaşayacağınız güzel anıları engeller.

Örneklendirelim :
Bir erkek düşünün.
Yakışıklı, her gün farklı bir mekanda, altında son model arabası.
Bu tarz kişiler genelde güvenilmez gelir değil mi?
Her gün başka bir kadın ile olduğu düşünülür.

Peki nelere dikkat etmelisiniz?

1- Etrafa olan davranışlarına.
Çevresinden bahsetmiyorum, etrafından bahsediyorum.
Tanımadığı kişilere olan tutumu, garsona kasiyere olan yaklaşımı, doğaya olan tavırları nasıl?
Bunları gözlemleyin.
Yerlere çöp atan, garsona teşekkür etmeyen, kaba saba olan biri ile tam tersi olan kişi arasında güvenilirlik farkı vardır.

2- Çevresine tavırları nasıl?
Sizin yanınızda başkasına yalan söylüyor mu?
Söylerken rahat mı, tedirgin mi?
Eğer son derece rahat söylüyorsa, bunu devamlı yapıyor demektir.
Eğer tedirgin ve rahatsız olduysa, pembe yalan söylemesi gerektiği için demiştir ve vicdanen rahatsızdır.

İnsanları kandırma gibi bir derdi var mı?
Mesela, ticaret ile uğraşan birisi ise, kandırmaya mı çalışıyor yoksa temiz ticaret mi yapıyor?
Bunları gözlemleyin.

3- Kendine hayrı var mı?
Kendine hayrı olmayan birisinin ilişkisinden de çok bir şey beklememek gerekir.
Daha kendini çekip çeviremiyor, size nasıl bu emeği göstersin...
Kişisel bakımına özen gösteriyor mu?
Kendi hedeflerine sadık mı?
Prensiplerine uyuyor mu?
Öz disiplini var mı?
Bunlar size çok ipucu verir.

Tüm bu etkenlere baktığınızda ise, az çok onun güvenilir mi güvenilmez mi olduğunu kestirebilirsiniz.

Bir insanı gerçekte tanımak için nelere dikkat etmeniz gerektiğine ise,
Gerçek O'nu Tanı kitabımda ulaşabilirsiniz.
Linkini bırakıyorum :
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/gercek-onu-tani/

24 Şubat 2020 Pazartesi

Kaybetme Korkunuzu Yenin

Merhabalar hepinize :)

İlişkileri en etkileyen dinamiklerin başında kaybetme korkusu geliyor.
Kim kaybetmekten daha çok korkuyorsa, o daha ait oluyor.

2 tip durum var :
1- Sizin onu kaybetme korkunuz.
2- Onun sizi kaybetmekten korkmaması.

Bu yazıda 1. durumu işleyeceğiz.

İlişkinizde veya evliliğinizde, sürekli onu düşünüyor ve kaygılanıyorsanız : merkezinize almışsınız demektir.
Bu kaygı enerjisi, ister istemez partneriniz tarafından hissedilir.
Siz ona sürekli kafa yorduğunuzda, kıskandığınızda
 'Acaba şimdi ne yapıyor? Neden beni aramadı?' dediğinizde ona ruhen bir rahatlama gelir.
Ruhunuz, onun ruhuna fısıldar : 'Bak ben buradayım, hiç bir yere gitmiyorum, günüm gecem sensin' der.
Haliyle, karşı taraf sizi kaybetmekten korkmamaya ve laçkalaşmaya başlar.

Bu korkunuzu önlemenin tek yolu vardır : onu merkezinize almamak.


Peki bunu nasıl sağlayacaksınız?

💟 Telkinlemenin gücüne çok inanıyorum.
Kendinizi kötüye hazırlayın.
Hayatta ölüm de var, millet 4 çocuğu ile boşanadabiliyor, başkasına aşık da olabiliyor.
Bu cümleler ürkütücü ama gerçek.
Tüm ihtimallerin farkında olduğunuz zaman, olgun bakmaya başlarsınız.
Kaçmak ve korkaklık sizi aşağı çeker.

Bunun yerine kendi kendinize :
 'Evet hayatta her şey olabilir, önemli olan benim doğru davranmam ve vicdanımın rahat olması.
Ben elimden geleni yaparım, gerisi olur veya olmaz' algısında olmalısınız.
Bu tip cümleleri bunaldığınızda kendinize söyleyin.
Böylece ruhunuzu telkin ederek, korkudan uzaklaşmış olursunuz.

İlişkiyi sadece o yaşıyormuş gibi düşünmeyin.
Siz de başkasına aşık olabilirsiniz, siz de ondan soğuyabilirsiniz, siz de bir süre sonra vazgeçebilirsiniz.

💟 İlişki dışında uğraşlarınız olmalı.
Yüksek doz kaybetme korkusu yaşayan insanlar, kendini unutan kişilerdir.

Kafa dağıtabileceğiniz aktiviteler, size iyi gelen dostlarınız, gitmekten keyif aldığınız mekanlar ve kişisel hedefleriniz olmalı.
Bunlar size kendinizi hatırlatan anlardır.
Bazen evde sessizlikte oturup kahve içmeniz ve hoşunuza giden bir müzik açmanız bile, size kendinizi hatırlatır.

💟 Özgüveninizi taze tutun.
Kişisel bakımınıza, giyiminize, gelişiminize özen gösterin.
Olabileceğiniz en iyi siz'i oluşturun.
'Ay depresyondayım, şu çikolatayı da yiyeyim' diyerek körelmeyin.
Sporunuzu, bakımlarınızı, saçınıza, dişinize verdiğiniz önemler öz saygınıza katkı sağlar.
Sizin ışığınız yüksek olduğu zaman, ilişkide 'eyvallahı olmayan' taraf olabilmeye başlarsınız.

💟 Hayat dışarıda.
Ne kadar yorgun olursanız olun, yarım saat açık hava yürüyüşü veya arkadaşınızla sohbet etmek bile hayatı hissetmenize yarar.
Hiç kimse yok ise kendinizle kahve içmeye çıkabilirsiniz.
Dışarıya atılmanız, grup aktivitelerine dahil olmanız enerjiniz üzerinde olumlu etki sağlayacaktır.

💟 Aşırı kıskançlık ve takipten kurtulun.
Biliyorum zor, ama zor olduğu için değerli.
O an çok sinirli bile olsanız, ona yansıtmamanız yararınızadır.
Kıskandığınızı belli ettiğinizde, ceptelik seviyeniz artar.
Tam tersi, kendinden emin ve diğer kişileri tehlike olarak görmeyen kişi cezbedicidir.

Onun size karşı kaybetme korkusunu sağlamak ve cepteliği yok etmek için ise;
1. ve 4. kitabımı okuyabilirsiniz.
Linklerini bırakıyorum :
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

20 Şubat 2020 Perşembe

Biraz da ben içimi dökeyim..

Yeniden merhabalar 💗

Bu yazıda biraz içimdekileri söylemek istiyorum.
Malum, sevenim olduğu kadar sevmeyenim de var.
Herkes beni sevseydi, orada bir problem var derdim.
Hiç bir sektörde yüzde yüz diye bir oran yoktur.

İsyanım ise, fesat ve kötü niyetli olan kişilere.
4 sene evvel, bu markayı kurduğumda hemen aile avukatımıza gitmiştim.
Nelerle karşılaşabilirim ve bunları nasıl hukuken önleyebilirim? diye sormuş, öğrenmiştim.
O günden sonra karşıma çıkan durumlara inanamadım...

Mesela: biri benim hakkımda orada burada ileri geri konuşuyor.
Ben ona hiç belli etmeden, marka itibarını zedeleme ile ilgili dava açıyorum.
Açmamın sebebi aslında kim olduğunu öğrenmek. Yoksa ondan gelecek tazminat umrumda değil.
Seneler de geçse, ortaya çıkıyor.
İlk davanın sonucuna inanamıştım, tam 2 sene önce, son derece yakın olan bir arkadaşım, beni çekemediğinden fake hesaplar ile hakkımda karalamalar yapmıştı.
O an nasıl bir duygu içerisinde olduğumu tahmin edersiniz...

İşin kötüsü ne biliyor musunuz?
Böyle kötü niyetli insanların, kendi hayatlarında mutlu olacaklarına inanmaları.

Biriyle yok yere uğraşıp, onun mutluluğundan mutsuz oluyorsanız; Allah sizin yüzünüzü güldürmez.
Güldürse bile tat vermez.

Kendi kendime röportaj yapmışım gibi oldu ama soru cevap olarak ilerleyelim :)

Ben nasıl yazıyorum ?

Günümüzde biliyorsunuz, 'yazar' adı altında bir çok kopyala yapıştır yapan insan var.
Başkasının emeğini çalıp, kendisi yapmış gibi gösteren kişilerin, kul hakkı yediğine inanıyorum.
Hayat onlardan bir şekilde çıkartıyor bunun bedelini...

En dikkat ettiğim nokta, yazılarımın öznel olması.
2bin paylaşımım var ise, 1500 ü benim yazımdır.
Kalan 500ü de alıntıdır. Alıntı yaptığımda kimden olduğunu belirtiyorum, bilmiyor isem de 'anonim' yazıyorum.
Benim yazım olmayan paylaşımların arkasına '@iliskikocubal' damgasını koymuyorum.

Tamamen kendi cümlelerimle yazmayı tercih ediyorum. Kitaplarımın hiç birinde alıntı dahi yoktur.

Nelerden esinleniyorum ?

Her şeyden... Bakmak ve görmek arasında fark vardır.
Bir mekanda otururken bile, ister istemez yan masalara kulak misafiri olurum.
İnsanların hayatlarını gözlemlerim.
Yakın çevrem bir sıkıntı ile karşılaştığında onlara nokta atışı sorular sorarak, ne tepkiler verdiklerine bakarım.

Size bir örnek vereyim :
Seneler evvel, yeşilköyde bir cafedeydim.
Ön masamda 25 yaşlarında iki kadın oturuyordu.
Sonrasında yanlarına bir erkek geldi.
Adam : 'Bak senin için taa Bahçeşehir'den geldim, beni öpmeyecek misin?' dedi.
Kadın : 'Ne olmuş yani?! Dağları deldin sanki' cevabını vermişti.
Bu diyalog o kadar çok şey anlatıyor ki...
Emin olun kadın orada 'ayy canım benim nerelerden gelmişsin, kıyamam sana' modunda olsa adam bir daha gelmeyecek.
Ancak kadın, tatmin olmadıkça adam onu tatmin etmek için uğraşıyor.
2-3 dakikalık duyduğum bu durum bile, paylaşım yapmam için yeterli oluyor.

Eğitimler, kitaplar tabii ki sonsuz bir bilgi.
Reklam olmaması adına kitap ve eğitim önerisinde bulunmamayı tercih ediyorum.
Halen öğrenmeye devam ediyorum, bunun sonu yok.
Ancak en önemli kısım gözlem.
Gözlemledikçe, insanların neye ne tepki verdiğine baktıkça çıkıyor yazılarım.

Kitaplar neden e-kitap ?

Benim kitaplarım roman değil.
Öyle 'bugün 10 sayfa okuyayım, yarın 10 daha okurum' diyebileceğiniz türden değil.
Tamamen durum analizi ve çözüm odaklı olduğu için, bir oturuşta okunması gerekiyor.
Okuyup rafa kaldırabilecek bilgiler yok içinde.
Tekrar tekrar bakmanızı gerektirecek çözümler var.

Diyelim ki partneriniz ile dışarıdasınız.
Tartışacak gibisiniz veya bir şeye canınız sıkıldı.
O an hemen lavaboya gidip, telefonunuzdan e-kitabı açıp, duruma bakarak hangi cümleleri söylemeniz gerektiğine veya ne yapabileceğinize bakabiliyorsunuz.
Eğer normal kitap olsaydı, bu yapılamazdı.

İşin özü, sizlere kolaylık olması adına e-kitabı tercih ediyorum.

Neden paylaşımlarım yoruma kapalı ?

Bunun çok net bir cevabı var : kendi ruh sağlığımı korumak için.
Ben hep şu mantıkta oldum :
Beni okuyan, uygulayan hayatında farkı görür.
İsteyen yapar, istemeyen yapmaz.
Ben burada senelerin danışan deneyimleri, gözlemlerim, hislerim, eğitimlerim, hepsini birleştirip bir emek ortaya çıkartıyorum.
Altı boş olan şeyler olsaydı, kitaplarım on binlerce satmazdı, seanslar bu kadar zor yakalanıyor olmazdı.

Eğer ben faydasız bir şey yapıyor olsaydım, Allah benim yolumu çoktan kapatırdı.

Sizler de biliyorsunuz, başka sayfalarda görüyorsunuzdur;
Çoğu insan eleştiri yapmıyor, yaptığını zannediyor.
Aslında hakaret, kırıcı sözler, ortalığı karıştırma amaçlı tavırlar sergiliyor.
'Linç' diye bir tabir var sosyal medyada, biliyorsunuzdur.
Linçten beslenen bir topluluk var.
Trajikomik olan ise, bunu fake hesaplardan yapmaları.
Sanki sahte hesap olunca bulunamıyor :)
İşte ben bu durumlarla uğraşmamak, enerjimi kirletmemek adına yorumları kapalı tutmayı seçtim.

Neden yüzümü ve tam kimliğimi göstermiyorum ?

Yaptığım iş, enerji olarak çok ağır bir iş.
Sürekli içerik üretmek, insan psikolojisine hakim olmaya çalışmak, seanslarda bambaşka hayatların analizlerini yapmak, bunlar beni zaman zaman yoruyor.
Ve tahmin edersiniz ki benim bir özel hayatım var.

Eskiden, Emaar AVM'de, elimde kahvem bilgisayarda kitabımı yazıyordum.
Bilgisayar ekranında asla marka ismi veya logosu yoktu.
Arkadan genç bir delikanlı geldi, elinde Instagram iliskikocubal profili açık, 'bu hesabın sahibi siz misiniz?' dedi.
Ben şaşırarak evet dedim.
Meğer kız arkadaşı beni anlamış, hissetmiş ve bunu sormak istemiş.

Başka bir gün, yine AVM'de, kasadaki kadın ile konuşurken, bir danışanım sesimden tanıyarak 'siz o'sunuz' demişti.

Bunlar çok özel duygular, ancak size göstermek istediğim şey, daha yüzüm ve tam adım olmadan bile bunlarla karşılaşıyor olmam.

Sizlere hep diyorum ya, ÖNCE KENDİNİZ.
Benim için de önceliğim kendim.
Zaten bir Akrep kadını olarak gizemliliğe aşığım :) Gizemli olmak hem benim özel hayatımın çemberini koruyor, hem de o enerjiyi seviyorum.
Tabii ileride neler olur bilinmez.
İleride hedefim, kişisel gelişim merkezi açmak. İnsanlara fayda sağlamak.
Vakti saati geldiğinde Allah nasip ederse olmasını diliyorum.

Kitaplar gelmiyor mu? Seanslar gecikiyor mu?

Bir de böyle bir kitle var.
'Kitabım gelmedi, seansım gelmedi, beni kandırdınız!' :)

Tek tek kendi ellerimle tüm kitabı alan kişilere yolluyorum.
Harf hatası yapan kişileri görünce bile düzeltip gönderiyorum.
Mesela genelde 'hotmail.com' yerine 'hotmail.con' yazanlar oluyor.
Her yere yazdım ama görmeyenler oluyor : 24 saat içerisinde size yollanır, spam / tanıtıma düşebilir.
Eğer ben kitapları yollamıyor olsaydım, 4. kitabı çıkartabilir miydim? Sizce maliye buna izin verir miydi?

Seanslar ile ilgili ise,
Kotayı açtığım zaman, aynı anda basanlar olunca, kotanın üstünde kişi gelebiliyor.
Haliyle yetişemediğimden ufak gecikmeler olabiliyor.
Bu durumda mutlaka bilgi maili yolluyorum ve geciktirdiğim için daha detaylı yorumluyorum.

Bu damgalamaları yaparak, beni karalamaya çalışanları ise Allah'a havale ediyorum.

Durumlar böyle :)

Sizleri seviyorum,
Hepinize bereketli, keyifli bir gün diliyorum

https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

11 Şubat 2020 Salı

Doğru Kişiyi Hayatınıza Çekin

Merhabalar 💚

Bugün instagram'da paylaştığım yazının geniş halini aktaracağım sizlere.

Hayatınızda hep saçma sapan insanlar oluyorsa,
Bir türlü aşkta istediğiniz verimi alamıyorsanız;
bahsedeceğim uygulamayı yapabilirsiniz.

Genelde insanların yaptığı hata : sadece istemektir.
'Allah'ım hayırlı bir eş nasip et' ya da 'Benim de beni seven bir sevgilim olsun' şeklinde dualar edilir.

Bu, son derece genel olduğu için verim almanız düşer, daha spesifik olmalısınız.

Gerekenler : 
- Kağıt 📝 (mümkünse büyük bir kağıt, veya karton)
- Kalem ✏️ (renkli de olabilir)
- Yapıştırıcı
- Aşkla alakalı olan fotoğraf veya yapıştırmalar

💥 Nasıl birini istediğinizi netleştirin.
A'dan Z'ye tasvir edin.
Fizikselliği, boyu, yaşam tarzı, işi, ailesi, yetiştirilme tarzı gibi aklınıza gelen tüm detayları madde madde yazın.
Bunu düşünürken geçmişinizden birini hayal etmeyin.
Sıfırdan biri gibi düşünün.

💥 Nasıl bir ilişki istiyorsunuz?
Herkesin ilişki yaşama biçimi farklıdır.
Kimisi sürekli konuşmayı sever, kimisi mesafe insanıdır.
Bazısı hep sevgi sözcüğü kullanır, bazısı daha soğukkanlıdır.
Kimisi kıskanır, kimisi rahat davranır.
Siz ne istiyorsunuz?
Kendinizi nasıl bir ilişkinin içerisindeyken mutlu hissediyorsunuz?
Düşünün ve madde madde yazın.

💥 Konumuz aşk olduğu için, kırmızı kalemlerle yazabilirsiniz.
Dergilerden, stickerlardan yardım alıp kağıdınızı süsleyebilirsiniz.

💥 Bu kağıdı katlayıp, kalabalık olmayan bir çekmeceye koyun.
Siz ne istediğinizi netleştirin ki, dualarınız da spesifikleşmiş olsun.

Tüm bunların yanı sıra:
- Geçmişteki ilişkinizi bitirmek istiyor ama bitiremiyorsanız, sonlandırın.
Eğer onunla bir geleceğinizin olmadığına inandıysanız, bitirin.
Konuşmanızın bir anlamı yoktur, sadece enerji olarak yer kaplar ve sizin gecikmenize yol açar.
- Sırf günü doldurmak için, normalde istemediğiniz insanlarla ilişki yaşamayın.
Görüşmenizde ve konuşmanızda sakınca yok. Onlardan bir şeyler öğrenebilirsiniz.
Ancak ilişki anlamında hayatınıza almayın.
- Sürekli zihninizde aşk dönmesin. Kendinizi bu konuda frenleyebilin. Bir şeyi haddinden fazla düşünmek, onun bulanmasına neden olur.

Allah herkesin gönlüne göre versin...


Neden yalnız olduğunuzu,
ilişkiyi nasıl yürütebileceğinizi,
bir insanı gerçekte nasıl tanıyabileceğinizi,
anlık krizleri nasıl yöneteceğinizi,
evliliğe nasıl gideceğinizi ise kitaplarımda anlattım.
Okumak isteyenler için link bırakıyorum :


https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/gercek-onu-tani/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/en-etkili-50-yontem/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

💗

10 Şubat 2020 Pazartesi

Hayatınızdaki Tıkanıklıkları Yönetin

Merhabalar Hepinize 💜

Instagram hesabımda 8 Şubat tarihinde enerjinizi bloklamak ile ilgili bir yazı paylaşmıştım, buradan devam etmek istedim.

Eğer sıklıkla kendinizi yorgun hissediyorsanız,
bir şeyler tam olacak gibi gözüküyor ama olamıyorsa,
 'Ne yaparsam yapayım olmuyor' diyorsanız :
bu yazıyı okumalısınız.

Bazen farkında olmadan akışımızı kirletebiliyoruz.
💫 Bunların en başında kuruntular geliyor.
Siz kendi kendinize negatif düşüncelere girdiğinizde ve bunu gerçekmiş gibi hissetmeye başladığınızda, frekansınız da bu yönde etkilenir.

Örnek verelim :
Sevgilinizin etrafında dolanan bir kadın var.
Gözünüz hiç tutmadı, sevmediniz.
Eğer bu kadını sürekli düşünür, sosyal medya profillerine devamlı bakar, onu kuruntularınız ile büyütürseniz ; olmayacak bir şeyi oldurabilirsiniz.
Belki de partneriniz hiç o kadınla yakınlık kurmayacaktı, ama siz enerjinizle bunu beslediniz ve oldurdunuz.
Bu yüzden 'bir şeyi 40 kere dersen, olur' demişler.

Negatifliklerinizi yönetebilmeniz, hayatınızda ciddi değişimler sağlar.
Yönetmek için ise; önce kendinizi tanımalısınız.
Neyi seversiniz? Ne sizi rahatlatır? Tespit edin.
Kendinizi iyi hissetmediğiniz, kurmaya başladığınız anlarda bunları yapın.
Özellikle kafa meşguliyeti ve fiziksel aktivite kafayı dağıtmada etkendir, aklınızda olsun.

💫 Enerjinizi etkileyen ikinci unsur ise : Davranışlarınız.

Etrafınıza olan tavırlarınız da sizin enerjinizi etkiler.
Şahsen, iyiliğin enerjisine çok inanıyorum.
Bir yaşlıya yardım etmeniz, bir sokak çocuğuna yemek almanız, yaptığınız kibarlıklar, hizmet aldığınız kişilere teşekkür ederim/kolay gelsin demeniz, bu ve bunun gibi davranışlar enerjinizi yükseltir.
Öyle hiç bir iyilik ve kibarlık yapmadan, iyilik bulamazsınız.

Hep dediğim gibi: Siz hayata ne katıyorsunuz ki hayatta size katsın?

💫 Enerji blokajlarından bir diğer ise Fal ve Dedikodu.
Eğlencesine kapattığınız kahveler vardır, bunlar dozunda olduğu sürece sıkıntı oluşturmaz.
Ancak kimi insan tanıyorum, haftada 3-4 tane falcıya gidiyor.
Günde 5 kahve içiyor sırf fal kapatabilmek için.
Bunu yaptığınızda, enerjiniz direkt olarak bulanıklaşır. İster istemez etkilenirsiniz ve negatife yönelirsiniz.
Gerek var mı? Elbette yok.

Dedikodu konusu ise;
Bazı kişiler tüm gün milleti çekiştirir. Bunu iyi niyetle değil, kötü niyetle yapar.
Kimisi kötü insan olduğu için değil, farkında olmadan bunu yapıyordur.
Herhangi birinin günahını almak, saatlerce alakanızın olmadığı kişiler ile ilgili konuşmak hatta yargılamak sizi aşağı çeker.

💫 Hayatınızda yenilik olması için, yer açmanız gerekli.
↦ Giymediğiniz kıyafetlerinizi mutlaka verin.
'Bir gün giyerim' diye beklettiklerinizi de verin :) 2 seneden fazladır giymiyorsanız, giymeyeceksiniz demektir.
Dolabınızda yer kaplamasına izin vermeyin.
↦ Ertelediklerinizi bir an önce yapın, listeden çıksınlar.
↦ Size negatiflik veren insanlarla aranıza mesafe koyun.
'Ayıp olmasın' diye onlarla görüşmeniz sadece sizi yorar.
Bir arkadaşınız size sürekli aynı derdini anlatıyorsa ve bundan bunaldıysanız; söylemekten çekinmeyin.
↦ 'Hayır' diyebilin. Emin olun, hayır diyemediğiniz insanlar gün gelir size çatır çatır hayır der.
Kendinizi düşünün. Dozunda bencillik gerekli bir şeydir.

💫 Söylenen yalanlar ruhunuzda ağırlaşma yapar.
İyi veya kötü niyetli olmanız önemli değildir, yalan yalandır.
Birini kandırdığınızda, aldattığınızda, üstünü kapamaya çalıştığınızda bu yük sizin hayatınıza yansır.
Elbette pembe yalanlardan bahsetmiyorum, hepimiz durumu idare etmek için anlık minik sözler söylüyoruz.
Hayatsal, ciddi, karşı tarafın görüşünü etkileyecek konulardaki yalanlar yük oluşturur.

💫 Affedemedikleriniz..
Bir akrep kadını olarak, son derece kindarım. Dürüstçe bunu söyleyebilirim.
20 sene önce bana yapılan hatayı bile unutmam.
Bana yapılan kötülüklerin listesini, hafızam kendi kendine tutar.
Ancak bu çok yanlış.
Kendimde de törpülemeye çalıştığım bir konudur.
Affetmek gerekir, salabilmek gerekir, onun kinini ve sinirini üzerimizde taşımamak gerekir.

Bu maddelere dikkat ettiğinizde ve istikrarla bunu yaptığınızda, karşılaştığınız olayların ve kişilerin değişmeye başladığını göreceksiniz.

Söylemesi benden, uygulaması sizden :)


Paylaşımlarımda ve blogda olmayan tüm konular için kitaplarımı okuyabilirsiniz.
👇
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/