20 Şubat 2020 Perşembe

Biraz da ben içimi dökeyim..

Yeniden merhabalar 💗

Bu yazıda biraz içimdekileri söylemek istiyorum.
Malum, sevenim olduğu kadar sevmeyenim de var.
Herkes beni sevseydi, orada bir problem var derdim.
Hiç bir sektörde yüzde yüz diye bir oran yoktur.

İsyanım ise, fesat ve kötü niyetli olan kişilere.
4 sene evvel, bu markayı kurduğumda hemen aile avukatımıza gitmiştim.
Nelerle karşılaşabilirim ve bunları nasıl hukuken önleyebilirim? diye sormuş, öğrenmiştim.
O günden sonra karşıma çıkan durumlara inanamadım...

Mesela: biri benim hakkımda orada burada ileri geri konuşuyor.
Ben ona hiç belli etmeden, marka itibarını zedeleme ile ilgili dava açıyorum.
Açmamın sebebi aslında kim olduğunu öğrenmek. Yoksa ondan gelecek tazminat umrumda değil.
Seneler de geçse, ortaya çıkıyor.
İlk davanın sonucuna inanamıştım, tam 2 sene önce, son derece yakın olan bir arkadaşım, beni çekemediğinden fake hesaplar ile hakkımda karalamalar yapmıştı.
O an nasıl bir duygu içerisinde olduğumu tahmin edersiniz...

İşin kötüsü ne biliyor musunuz?
Böyle kötü niyetli insanların, kendi hayatlarında mutlu olacaklarına inanmaları.

Biriyle yok yere uğraşıp, onun mutluluğundan mutsuz oluyorsanız; Allah sizin yüzünüzü güldürmez.
Güldürse bile tat vermez.

Kendi kendime röportaj yapmışım gibi oldu ama soru cevap olarak ilerleyelim :)

Ben nasıl yazıyorum ?

Günümüzde biliyorsunuz, 'yazar' adı altında bir çok kopyala yapıştır yapan insan var.
Başkasının emeğini çalıp, kendisi yapmış gibi gösteren kişilerin, kul hakkı yediğine inanıyorum.
Hayat onlardan bir şekilde çıkartıyor bunun bedelini...

En dikkat ettiğim nokta, yazılarımın öznel olması.
2bin paylaşımım var ise, 1500 ü benim yazımdır.
Kalan 500ü de alıntıdır. Alıntı yaptığımda kimden olduğunu belirtiyorum, bilmiyor isem de 'anonim' yazıyorum.
Benim yazım olmayan paylaşımların arkasına '@iliskikocubal' damgasını koymuyorum.

Tamamen kendi cümlelerimle yazmayı tercih ediyorum. Kitaplarımın hiç birinde alıntı dahi yoktur.

Nelerden esinleniyorum ?

Her şeyden... Bakmak ve görmek arasında fark vardır.
Bir mekanda otururken bile, ister istemez yan masalara kulak misafiri olurum.
İnsanların hayatlarını gözlemlerim.
Yakın çevrem bir sıkıntı ile karşılaştığında onlara nokta atışı sorular sorarak, ne tepkiler verdiklerine bakarım.

Size bir örnek vereyim :
Seneler evvel, yeşilköyde bir cafedeydim.
Ön masamda 25 yaşlarında iki kadın oturuyordu.
Sonrasında yanlarına bir erkek geldi.
Adam : 'Bak senin için taa Bahçeşehir'den geldim, beni öpmeyecek misin?' dedi.
Kadın : 'Ne olmuş yani?! Dağları deldin sanki' cevabını vermişti.
Bu diyalog o kadar çok şey anlatıyor ki...
Emin olun kadın orada 'ayy canım benim nerelerden gelmişsin, kıyamam sana' modunda olsa adam bir daha gelmeyecek.
Ancak kadın, tatmin olmadıkça adam onu tatmin etmek için uğraşıyor.
2-3 dakikalık duyduğum bu durum bile, paylaşım yapmam için yeterli oluyor.

Eğitimler, kitaplar tabii ki sonsuz bir bilgi.
Reklam olmaması adına kitap ve eğitim önerisinde bulunmamayı tercih ediyorum.
Halen öğrenmeye devam ediyorum, bunun sonu yok.
Ancak en önemli kısım gözlem.
Gözlemledikçe, insanların neye ne tepki verdiğine baktıkça çıkıyor yazılarım.

Kitaplar neden e-kitap ?

Benim kitaplarım roman değil.
Öyle 'bugün 10 sayfa okuyayım, yarın 10 daha okurum' diyebileceğiniz türden değil.
Tamamen durum analizi ve çözüm odaklı olduğu için, bir oturuşta okunması gerekiyor.
Okuyup rafa kaldırabilecek bilgiler yok içinde.
Tekrar tekrar bakmanızı gerektirecek çözümler var.

Diyelim ki partneriniz ile dışarıdasınız.
Tartışacak gibisiniz veya bir şeye canınız sıkıldı.
O an hemen lavaboya gidip, telefonunuzdan e-kitabı açıp, duruma bakarak hangi cümleleri söylemeniz gerektiğine veya ne yapabileceğinize bakabiliyorsunuz.
Eğer normal kitap olsaydı, bu yapılamazdı.

İşin özü, sizlere kolaylık olması adına e-kitabı tercih ediyorum.

Neden paylaşımlarım yoruma kapalı ?

Bunun çok net bir cevabı var : kendi ruh sağlığımı korumak için.
Ben hep şu mantıkta oldum :
Beni okuyan, uygulayan hayatında farkı görür.
İsteyen yapar, istemeyen yapmaz.
Ben burada senelerin danışan deneyimleri, gözlemlerim, hislerim, eğitimlerim, hepsini birleştirip bir emek ortaya çıkartıyorum.
Altı boş olan şeyler olsaydı, kitaplarım on binlerce satmazdı, seanslar bu kadar zor yakalanıyor olmazdı.

Eğer ben faydasız bir şey yapıyor olsaydım, Allah benim yolumu çoktan kapatırdı.

Sizler de biliyorsunuz, başka sayfalarda görüyorsunuzdur;
Çoğu insan eleştiri yapmıyor, yaptığını zannediyor.
Aslında hakaret, kırıcı sözler, ortalığı karıştırma amaçlı tavırlar sergiliyor.
'Linç' diye bir tabir var sosyal medyada, biliyorsunuzdur.
Linçten beslenen bir topluluk var.
Trajikomik olan ise, bunu fake hesaplardan yapmaları.
Sanki sahte hesap olunca bulunamıyor :)
İşte ben bu durumlarla uğraşmamak, enerjimi kirletmemek adına yorumları kapalı tutmayı seçtim.

Neden yüzümü ve tam kimliğimi göstermiyorum ?

Yaptığım iş, enerji olarak çok ağır bir iş.
Sürekli içerik üretmek, insan psikolojisine hakim olmaya çalışmak, seanslarda bambaşka hayatların analizlerini yapmak, bunlar beni zaman zaman yoruyor.
Ve tahmin edersiniz ki benim bir özel hayatım var.

Eskiden, Emaar AVM'de, elimde kahvem bilgisayarda kitabımı yazıyordum.
Bilgisayar ekranında asla marka ismi veya logosu yoktu.
Arkadan genç bir delikanlı geldi, elinde Instagram iliskikocubal profili açık, 'bu hesabın sahibi siz misiniz?' dedi.
Ben şaşırarak evet dedim.
Meğer kız arkadaşı beni anlamış, hissetmiş ve bunu sormak istemiş.

Başka bir gün, yine AVM'de, kasadaki kadın ile konuşurken, bir danışanım sesimden tanıyarak 'siz o'sunuz' demişti.

Bunlar çok özel duygular, ancak size göstermek istediğim şey, daha yüzüm ve tam adım olmadan bile bunlarla karşılaşıyor olmam.

Sizlere hep diyorum ya, ÖNCE KENDİNİZ.
Benim için de önceliğim kendim.
Zaten bir Akrep kadını olarak gizemliliğe aşığım :) Gizemli olmak hem benim özel hayatımın çemberini koruyor, hem de o enerjiyi seviyorum.
Tabii ileride neler olur bilinmez.
İleride hedefim, kişisel gelişim merkezi açmak. İnsanlara fayda sağlamak.
Vakti saati geldiğinde Allah nasip ederse olmasını diliyorum.

Kitaplar gelmiyor mu? Seanslar gecikiyor mu?

Bir de böyle bir kitle var.
'Kitabım gelmedi, seansım gelmedi, beni kandırdınız!' :)

Tek tek kendi ellerimle tüm kitabı alan kişilere yolluyorum.
Harf hatası yapan kişileri görünce bile düzeltip gönderiyorum.
Mesela genelde 'hotmail.com' yerine 'hotmail.con' yazanlar oluyor.
Her yere yazdım ama görmeyenler oluyor : 24 saat içerisinde size yollanır, spam / tanıtıma düşebilir.
Eğer ben kitapları yollamıyor olsaydım, 4. kitabı çıkartabilir miydim? Sizce maliye buna izin verir miydi?

Seanslar ile ilgili ise,
Kotayı açtığım zaman, aynı anda basanlar olunca, kotanın üstünde kişi gelebiliyor.
Haliyle yetişemediğimden ufak gecikmeler olabiliyor.
Bu durumda mutlaka bilgi maili yolluyorum ve geciktirdiğim için daha detaylı yorumluyorum.

Bu damgalamaları yaparak, beni karalamaya çalışanları ise Allah'a havale ediyorum.

Durumlar böyle :)

Sizleri seviyorum,
Hepinize bereketli, keyifli bir gün diliyorum

https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/