27 Mart 2020 Cuma

Gerçek Anlamda Geri Çekilmek

Genellikle yorulmuş, iniş çıkışları bol olan, cepteliği tatmış ilişkilerde geri çekilmek gerekebilir.

Bu mesafe sizi asla korkutmamalı, tam tersi mesafenin iyileştirici etkisi vardır.

Geri çekilmeyi tam anlamıyla yaptığınızda, ilişki nefes alır ve hayata döner.

Çoğu insan, geri çekildiğini zannediyor.
Oysa layığıyla bunu yapamıyor.

Gerçek Geri Çekilme

1- Yazmamak ve aramamak

Oldukça net bir maddedir.
Bu süreçte genellikle kalp, beyni ikna etmeye çalışır.
Bahaneler üreterek, beynin ikna olmasını ve yazmasını sağlar.

Kendinize yenilmemenizi öneriyorum.
Eğer haksızlığa uğradıysanız, durup dururken bu mesafeyi yaşıyorsanız veya sizin hiç bir suçunuz yok ise asla yazmamalısınız.

Ölüm kalım, sağlıkla ilgili ciddi bir sorun olmadıkça...

2- Ölü taklidi yapmak

Abartı dozda paylaşım yapmamak, daha sakin ve nötr kalmak anlamında bir ölü taklidinden bahsetmekteyim.

Çoğu insan, kavganın veya ayrılığın ardından 'Bak ben eğleniyorum, bana koymadı!' algısını yaratabilmek için hırslanıyor.
Bir günde bir sürü mekan gezip, atarlı giderli şarkılar koyup, partnerinin sinir olduğu kişileri etiketleyerek paylaşımlarda bulunmaya çalışıyor.

Bu tavır elbette çok yanlış.
Unutmayın, kim bir şeyi bağırarak yapıyorsa aslında tam tersini hissediyordur.

Bu yüzden, gösteriş veya abartı hareketler yerine; sessiz kalınmalı.
Bırakın sizin sessizliğinizden korksun ve merak etsin.
Nerede, kiminle, ne yaptığınızı bilemesin.

Merak, insanlığın en büyük zaafıdır.

Whatsapp'a daha az girmek,
Normalde ne kadar paylaşım yapıyorsanız, bunun bir tık daha azını yapmak
Herhangi bir gönderme ve ima yapmamak
verimli bir ölü taklidi için yeterlidir.

3- Enerji olarak da geri çekilmek

En en en önemli madde bu, temel yapı taşı diyebiliriz.
Bu maddede başarısız olursanız, diğer maddeleri yapmanızın pek bir anlamı kalmıyor.
Aynı zamanda da en zorudur, zaten zor olan en çok etki sağlayandır...

Diyelim ki onunla iletişim kurmuyorsunuz ve ölü taklidi yapıyorsunuz.
Ancak bir yandan da, sürekli onun profilinde geziyor, geçmiş anılarınızı düşünüyor, yazışmalarınızı defalarca okuyor, arkadaşlarınızla bir tek onu konuşuyorsunuz.
Siz bu denli yoğun düşünürseniz, bu hissiyat ona gider.
Partnerinizin ruhu bunu hisseder.
Çünkü ilişki sırasında zaten bir bağınız oluşmuştu, bu bağ 'ayrıldık' deyince kesilmiyor, devam ediyor.

Siz onu ne kadar çok düşünürseniz, onun ruhu da o derece rahatlar.
Acele etmemeye başlar.
'Nasıl olsa o orada duruyor' algısıyla endişe etmez.

Bazı danışanlarım: 'Ayrıldığımızda benim başka birine gitme ihtimalim onu korkutmuyor' diyorlar.
Neden? Çünkü siz, ondan asla vazgeçmeyeceğinizi göstermişsiniz.
Cepte olmuşsunuz.

Ayrılıklar ve araya giren mesafeler, bu cepteliği kırmak için ideal zamanlardır. Değerlendirebilene...

Peki nasıl enerjinizi çekeceksiniz?
Cevap basit : düşünmeyerek, bakmayarak, onu konuşmayarak.

Arkadaşlarınız onun konusunu açtığında, değiştirin.
'Artık onunla ilgili bir şey duymak istemiyorum, ben kendime odaklandım' gibi bir cümle ile manevra yapabilirsiniz.

Sizin aklınıza o geldiğinde ve hüzünlendiğinizde ise, hemen başka bir şeye yönelin.
Bu bir film, eğlenceli bir müzik, bir kek, dışarı çıkıp hava almak olabilir.
Başta zorlanırsınız, ama sonrasında kendinizi kontrol edebildiğinizi göreceksiniz.

Onun sosyal medyalarına ve whatsapplarına bakmamaya çalışın.
Eğer çok zorlanıyorsanız, bakmamak için numarasını silebilirsiniz.
Kendinize bir metin hazırlayın :
'Artık ona bakmayacağım, ben kendimi dinlendirmeye aldım' gibi kısa bir metin.
Ona bakmak istediğinizde bu metni açıp okumanız, telkinleme görevi görür ve sizi tutar.

Ya da,
Onunla ilgili bir rüya gördüğünüzde, bir anı ile karşılaştığınızda, onun adına televizyonda rastladığınızda takılı kalmayın.
Tüm gün bu olayı düşünüp, gözünüzde büyütmeyin.
Gülün ve geçin.

Hedeflerinizin, planlarınızın ve kendinizle alakalı yapacak şeylerinizin olması bu süreçte işinize yarayacaktır.

Tüm bu maddeleri yaptığınızda, aranızdaki enerji temizlenmeye başlar.
Temizlendikçe, aşağıda kalan sevginiz yukarı çıkar.
Birbirinizi özlemeye başladıkça da barışmanız yakınlaşır.

Eğer bunların tersini yaparsanız: enerjiniz daha da sıkışır ve kirlenir.
Kirlendikçe boğulursunuz, daha da uzaklaşırsınız.

💧Dinlenmenize izin verin... 

  • Ayrılık döneminde neler yapılacağını,
  • Ceptelikten nasıl kurtulacağınızı,
  • Size olan saygısını nasıl arttıracağınızı,
  • Kaybetme korkusu aşılamayı
1. ve 4. kitabımda uzun uzun anlattım.
Linklerini bırakıyorum:
Almanızın akabinde hem bizzat kendim, hem de sistem size özel maili gönderiyor.

İlişki Nasıl Yürütülür? için :
Ne Yapmam Lazım? için :


💖Çok Sevgilerimle... 

16 Mart 2020 Pazartesi

Virüsün İlişkilere Etkileri

Ülkemizde ve tüm dünyada yayılmış olan Corona virüsünün
ekonomiye, sosyal hayata, eğitime olduğu kadar ilişkilere de etkisi olacaktır.

Bu dönem herkesin korku ve kaygı düzeyi normalden daha yüksek olduğu için, alınganlıklar ve anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir.

Olağan dışı olan bu küresel krizin, ilişkilerinize zarar vermesini önlemek amacıyla bir takım tedbirler alabilirsiniz.

Madde madde inceleyecek olursak :

1- Dışarıda görüşmeler azalacaktır.

Haftada 1-2 görüşebilen bir çiftseniz, bunun azalması durumu söz konusu.
Görüşmek istememesini kişisel algılamamalısınız.
'Acaba benden soğudu mu? neden görüşmüyor?' algısına girmemelisiniz.

2- Eskisi gibi ilgi gösteremeyebilir.

Herkesin odak noktası bir anda değişti.
Sadece sağlık değil, maddi olarak da olumsuz etkiler ortaya çıktı.
Haliyle, partnerinizin zihni dolmaya ve streslenmeye başlayabilir.
İster istemez sizi geri plana atabilir, aramaları seyrekleşebilir.
Bunlar, kişisel algılayıp tartışma yaratmamanız gereken konulardır.
Kendi haline bırakın.

3- Birbirinizi panikletmeyin.

Sürekli negatif konuları konuşarak, birbirinizi şişirmeyin.
Elinizde olmayan etkileri uzun uzun konuşmak, çare yaratmaz.
Tam tersi panik düzeyinizi arttırır.
Virüs konusu dışındaki konuları konuşmaya çalışın.

4- İzlediğiniz dizi, film ve dinlediğiniz müzikler

Gerilim, salgınla alakalı, psikolojinizi kötü yönde etkileyecek filmlerden ziyade; daha eğlenceli ve kafa dağıtıcı yapımlar izlemeye özen gösterebilirsiniz.
Biliyorsunuz, müzik ruhun gıdasıdır.
Canlı, eğlenceli ve ruhu dinlendiren şarkılar seçmeye özen gösterebilirsiniz.

5- Ciddi konuları konuşmamanızdan yanayım

Gergin anlar, insanların karar veremediği anlardır.
Sağlıklı iletişim kurmakta zorlandığı, yanlış anlaşılmaya meyilin arttığı durumlardır.
İlişkiniz veya hayatınızla ilgili önemli, ciddi konular bu dönemde açılmamalıdır.

Bu maddelere dikkat edilirse, en az hasarla süreci atlatmış olursunuz.

Ülkemizden bir an önce bu virüsün gitmesi ve tez zamanda herkesin normal hayatına dönmesi dileğiyle...



9 Mart 2020 Pazartesi

Ciddiyet Döneminde Yaşanabilecek Sorunlar

Tüm seviyeleri atlattınız.
Tanışma, flört, sevgililik...
Sıra geldi ciddiyet dönemine.
Ya evlenme teklifi aldınız, ya almak üzeresiniz, ya da nişanlısınız.

Bu dönemde sizi ne gibi sıkıntılar bekler?

Genellikle, ikinizle alakalı problem çıkmaz.
Çünkü birbirinizi zaten tanıyorsunuzdur, seviyorsunuzdur, evlenmeyi düşünecek kadar da hayatınıza almışsınızdır.

Bu aşamadan sonra dış etkenler devreye girer.


1- Aileler

Aileler, çocuklarını evlendireceği için sancılanır.
Bu kategoriyi sadece çekirdek aile olarak düşünmeyin, akrabalar da olaya dahil olur ve her telden karakterler bir araya gelir.
Talep edilen şeyler, yanlış anlaşılmalar, 'ben onu öptüm ama o beni öpmedi' gibi tripler, bir bakışı bile negatif algılayabilecek kişiler ortaya çıkar.

Aileler çocuklarını dolduruşa getirebilir.
'Bak eltine şu bilezikten alınmış, neden senin yok' gibi anlamsız konuşmalar geçebilir.

Siz zaten bekar hayattan evli hayata geçişin heyecanı ve psikolojisindeyken, bunlar üzerinize üzerinize gelip, gerginliğinizi arttırabilir.

Dört dörtlük uyum diye bir şey yok.
Bunu ararsanız, yalnız kalırsınız.
Elbette sıkıntılar olacak, önemli olan bunları mantıklı bir şekilde halletmek.

İdare eden, orta yolu bulan bir profilde olmalısınız.
'He diyip geçmek' diye bir tabir vardır. Aynen o mod içerisinde olmanızı öneriyorum.
Hiç kimseyi yüzde yüz memnun edemezsiniz, etmeye çalışmayın.
Siz, partnerinizle olan ilişkinize odaklanın.
Gerisini ise saygı çerçevesini bozmadan idare ederseniz, en rahat şekilde atlatmış olursunuz.

Burada dikkat edilmesi gereken ise: kırmızı çizgilerinizdir.

Mesela; siz onun ailesi ile yaşamayı kabul etmeyen biriyseniz, bunu esnetmeyin.
Bu, kırmızı çizginiz ise tavrınız net olmalı.

2- Maddiyat

Çeyiz, ev, düğün, nişan, altın...
Çiftlerin en stres içerisinde olduğu dönem.
Bütçeleriniz ile ilgili açık konuşun, böylece kimse kimseden gerçek dışı beklentiler içerisine girmez.
İsteklerinizi, planlarınızı dile getirin.
Artık bir aile olacağınız için, bunları konuşmak ayıp değildir.

Tam tersi, kartlarınızı kapalı oynarsanız problem çıkar.


3- Tüm stresi birbirinize yansıtmayın

Gelin çiçeğinizin rengi açık pembe değil de, koyu pembe mi oldu? Boşverin.
Karşı tarafın ailesi size iğneleyici bir söz mü söyledi? Eğer kırmızı çizginiz değilse, boşverin.

Aksilikler hep olacak. Hepsini birbirinize yansıtırsanız, stres düzeyiniz artar.
Arttıkça, huzur sizden uzaklaşmaya başlar.
Huzurunuz kaçtığında ise sorgulamalar meydana gelir:
'Acaba ben bir ömür böyle huzursuz mu olacağım?' diye düşünerek sizden uzaklaşır.

Gergin bir konuyu açmadan önce kendinize sormanız gereken sorular :
- Gerçekten konuşmaya değer mi? Yoksa canım mı sıkıldı?
- Konuşsak çözüm bulabilecek miyiz? Bulamayacaksak neden konuşalım?


3 ana maddeyi hallederseniz, ciddiyet dönemindeki sorunları en aza indirmiş olursunuz.

💖İlişki evliliğe nasıl götürülür? Başka ne gibi sorunlar çıkabilir? gibi sorularınızın detaylı cevaplarını ise 1. ve 4. kitabımda bulabilirsiniz.
Linklerini bırakıyorum
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

4 Mart 2020 Çarşamba

İlk Buluşmada Neler Konuşulmalı? Konuşulmamalı?

İnsanız, konuşmak en temel ihtiyacımız.
Önemli olan ise, nerede ne dememiz gerektiğini bilmemiz.
Büyüklerimiz : 'Herkese her şey anlatılmaz' der.
Bu cümlenin haklılığını yaşayarak görürüz...

En sık yapılan hata ise, daha ilişkinin başlarında hatta ilişki ortada yokken her şeyi anlatmaktır.
Bu durum, genelde duygusal boşluktan dolayı ortaya çıkıyor.
Kişi uzun zamandır hayatına birini almak istediği için, bir anda karşısına çıkan ilk insana anlam yüklüyor.
Hemen tüm seviyeleri bir anda geçmek ve ilişkiyi oturtmak istiyor.
Oysa tam tersi, bu hız ona kaza yaptırıyor.


İlk buluşmada konuşulmaması gerekenler :

- En başında elbette eski ilişkileriniz geliyor.
Eski sevgililerinizden bahsetmeniz, halen onu unutmadığınız izlenimine neden olabilir.
Hiç kimse, geçmişe takılı olan biriyle yeni sayfa açmak istemez.

- Yaralarınızdan bahsetmeyin.
Bahsederseniz, kendi açıklarınızı daha ilk günden ona göstermiş olursunuz.
Herkesi kendiniz gibi görmeyin, günümüzde kötü niyetli ve menfaatçi insan çok.
Daha tam tanımadan, güvenmeden içinizdeki derinlikleri açmayın.

- Ailevi ve özel sırlar.
Bunlar sizin özelinizdir. Eğer ilk buluşmadan ortaya dökerseniz, sizin bunu herkese anlattığınızı düşünür ve kendisini özel hissetmez.
Bu tip derin konular, ilişki ilerledikçe konuşmalıdır.

- Arkadaşlarınızı kötülemeyin/eleştirmeyin.
Çevreniz hakkında negatif yorumlarda bulunmanız iki yüzlüymüşsünüz gibi algılanmanıza neden olabilir.
Mesela: Bir arkadaşınız aradı, açtınız konuştunuz. Kapamanızın ardından 'ay bu kız da bir garip, hayatında şöyle şöyle problemler var' derseniz, sizin az önce samimi konuşmanıza şahit olduğu için afallar. Bir öyle bir böyle olma durumunuz hoşa gitmez.

- Telefonunuzu lavaboya giderken yanınıza almayın.
Bu çok tipik bir güven sağlama yöntemidir.
Sizin telefonda dedikodu yapmak veya başka kişi ile konuşmak için değil de, gerçekten ihtiyacınız olduğu için lavaboya gittiğinizi gösterir.

- Evlilik, ciddi ilişki, bebek sahibi olma gibi konular asla konuşulmamalı.
Bu, sizin insan odaklı değil amaç odaklı olduğunuzu hissettirir.
Sanki onunla buluşma sebebiniz bu amaçmış gibi düşündürtür.
İlişkiye ciddi başlanmaz, ilişki zamanla ciddileşir.
O nedenle, bu konulara asla girmenizi önermem.

Peki ilk buluşmada neler konuşulmalı?

İlk tanışmalar yüzeyseldir, geyik dediğimiz muhabbet döner.
Elbette kendinizle ilgili konuşmalısınız, ancak bunlar detay vermeden olmalı.
Sizi zamanla tanımasına izin verin.
Daha ilk günden her şeyi, tüm kırılımlarınızı ortaya dökerseniz keşfedeceği bir şey kalmaz.

Konuşmaktan ziyade, daha çok onu dinlemeye özen gösterin.
Öyle bir havanız olsun ki 'bakalım seni beğenecek miyim? hayatıma alacak mıyım?' gibi bir hava.
Siz kendinizi beğendirmek için çabalamayın, kendinizden emin olun.

Muhabbetin akması için gündemdeki konulara göz gezdirip gitmenizi öneririm.
Zaten enerjiniz tutarsa gerisi gelecektir.

Ne giyilir?

Yerine göre ve sade giyinilmesinden yanayım.
Desenli, çiçekli, gözü yoran motiflerden kaçının.
Büyük küpeler, büyük aksesuarlar dikkat dağıtır.

Mesela:
Eğer pazar öğlen buluşacaksanız, spor şık giyinebilirsiniz.
Pazar günü algı olarak rahat ve keyif günüdür.
Haliyle öğle vakti dar elbise ve stiletto ile gitmek komik gözükmenize neden olur.


Bunların dışında,

İlişki nasıl başlatacaksınız.
Ad nasıl koyacaksınız,
Devamı nasıl gelecek?
Tüm bunlar için linkini bıraktığım iki kitabımı okuyabilirsiniz