5 Aralık 2020 Cumartesi

Uzak Mesafe İlişkilerinde Nelere Dikkat Edilmeli?

Günümüzde zaten ilişkiler zor, bir de uzak mesafe olunca bu zorluk fazlalaşıyor...

Bir yanınız ikinizin sevgisine inanırken, diğer yanınız da 'ya gözden uzak olan, gönülden de uzak olursa?' şüphesine kapılıyor. Bu şüphe son derece yersiz.

Ne kadar paniklerseniz, o kadar hatalı davranırsınız ve bu ilişkinizin enerjisine yansır.

Üniversitede bir arkadaşım, liseden beri biri ile beraberdi. Üniversitede erkek arkadaşı Londra'ya okumaya gitti, kız ise İstanbul'da okuyordu. 5 sene boyunca ilişkilerini bu şekilde devam ettirdiler. Sonrasında sevgilisi ülkemize geri döndü ve evlendiler. Elbette o süreçte ayrılıkları, kavgaları olmuştur. Ancak mesafe onlar için engel olmadı.

Eğer gözünüzde mesafeyi büyütürseniz, aranızı enerjisel olarak soğutursunuz.

Gözünüzde büyütmeyin, bunu bir çok çift yaşıyor.

Size 6 maddede, uzak mesafe ilişkinizde yarar sağlayacak öneride bulunacağım :

1- Mesajdan ziyade görüntülü konuşma ve telefon görüşmesine özen gösterin.

Sesinizin ve görselliğinizin karşı tarafa yansıması, aranızı daha da ısıtacaktır. 

Yalnız şunu unutmayın: kimi insan görüntülü konuşmayı ve telefonda saatlerce sohbet etmeyi sevmez.  Eğer onun yapısında böyle bir durum var ise, zorlamadan arada bir arayarak bu kıvamı yakalayabilirsiniz.

2- Sorgulamayın, suçlamayın. Ona güvendiğinizi mutlaka hissettirin.

Sık yapılan hata : uzakta olunduğu için daha fazla üzerine düşmek, sürekli nerdesin? diye sormak, ona bazen inanmamak ve kafada kurmak...

Tam tersi, siz ona sanki yakınındaymış gibi güven duymalısınız.

Mesajlaşırken 'Ne yapıyorsun? / Nerdesin?' DEĞİL. Nasılın? deyin.

O isterse ne yaptığını akabinde söyler.

Rahat bırakırsam iyice rahat davranmaz mı? diye düşünebilirsiniz.

cevap kocaman bir hayır. Aksine siz baskıladıkça kaçar, rahat kaldıkça da sizinle olmak ister.

3- Gereksiz dertcikleri, büyük problem sanmayın.

Normal ilişkilerde de gerilimden uzak durulmalı, ancak uzak mesafede buna daha fazla dikkat etmek gerekiyor.

Kafanıza bir şey taktığınızda, bu gerçekten önemli bir konu mu? Yoksa canınız sıkıldığı için mi sarıyorsunuz? kendi içinizde muhakemesini yapın.

Sürekli mızmızlanan, şikayet eden olursanız görüşerek düzeltemeyeceğiniz için sizden uzaklaşabilir.

4- Görüşmek ile ilgili baskı yapmayın.

'Hadi, ne zaman geleceksin? Bu hafta gelmiyor musun? Ama ben seni özledim, sen özlemedin mi?'

Bu gibi cümleler tamamen ilişkinin katilidir.

Hep siz onu görmeye giderseniz, denge bozulur. 1 siz gidin, 1 o gelsin. 

Gelemiyor mu? o zaman bir sonraki zamanı beklersiniz. Maksimum 2 kez üst üste siz onun yanına gitmelisiniz. Eğer bu fazlalaşırsa, partneriniz gevşer ve olayın rengi değişir.

Baskı yapmayın, o da istiyor ancak herkesin bir hayatı ve sorumlulukları var. Bu yoğunluğun içerisinde vakit ayıramıyor olabilir, gayet doğal. Unutmayın, sizin de bir meşguliyetiniz ve hayatınız var. 

💛Sürekli müsait olursanız, değersizleşirsiniz.

5- Online oyunlarda / aktivilerde bulunun.

Bir çok platformda ve uygulamalarda interaktif oynayabileceğiniz oyunlar var.

Hem tatlı bir rekabetin olması hem de beraber bir aktivite içerisinde olmanız size iyi gelecektir.

Online platformda edineceğiniz bir öğreti de buna dahil olabilir, örneğin dil öğrenmek veya online seminerler... Ortak konu oluşacağı için sohbetinize farklı bir tat katılmış olacaktır.

6- Onda bir eşyanız olsun.

Bakınca sizi hatırlayacağı bir obje olmalı. Ona verdiğiniz bir hediye, onun evinde bıraktığınız bir kıyafetiniz veya yeni araba aldığında ona aldığınız anahtarlık...

Görünce sizi anımsayacağı bir şey olduğunda, bağı da arttırmış olacaksınız.

12 Kasım 2020 Perşembe

Aldatıldınız. İntikam mı almalısınız? Yoksa Çekip Gitmeli mi?

Allah korusun diyerek başlayalım konunun derinine inmeye :)

Diyelim ki, eşiniz veya sevgiliniz tarafından aldatıldınız.

Aldatılmanın en acı kısmı, kandırılma hissidir. Onun başkasıyla olmasından çok, sizi aptal yerine koyması canınızı acıtır. 

Canınız acıdıkça, onun da canını yakmak istersiniz. İşte bu noktada intikam duygusu devreye girer.

Ben bir Akrep Kadınıyım, biliyorsunuz. Akreplerin en belirgin özelliklerinden biri kinci olmalarıdır. Evet, ben yapılan kötülüğü unutmam. Ama bir Akrep olmama rağmen, intikam alınmasını doğru bulmuyorum.

NEDEN?

İntikam almak istediğinizde buna ciddi zaman harcamanız gerekiyor.

Planlar yaparak kafa yormanız, yeri geldiğinde susmanız, uğraşmanız ve ömrünüzden zaman vermeniz gerekiyor.

Oysa ben olaya şu pencereden bakıyorum :

Eğer onunla bir daha olmak istemediğinizden ve onu affetmeyeceğinizden eminseniz, çekip gitmelisiniz.

Çünkü o zaten sizde bitmiş, bunca zaman ömrünüzden zaten çalmış, bir de üzerine intikam duygusunu ekleyerek daha fazla yıllarınızı vermeye gerek yok.

Kendinizi düşünmek zorundasınız.

Evet, canınız çok acıdı, acıyor da... Kangren olmuş olan bir parmağı kesmezseniz, o kangren vucuda yayılır. Bedelleri daha ağır olmaya başlar.

Telkinlemeler ile ayakta kalın :

'Benim suçum yok, tüm bunları o yaptı. Çektiğim bedellerin ödülünü mutlaka hayattan alacağım. Artık onu istemiyorum. Önüme bakmak zorundayım. Ayağa kalkacağım. Bir an önce toparlanacağım.' gibi telkin cümlelerini tekrar ederek kendinizi toparlayabilirsiniz.

İşin içinde çocuk var ise,

Elbette velayet için delil toplayabilir, aldatılmayı mahkemeye sunabilirsiniz. Bu ayrı, intikam almak ayrıdır.

Sevgiliniz ise, açıklama bile yapmadan, sadece 'Bunu senden beklemezdim, böyle biri olduğunu bilmiyordum' diyerek uzaklaşın.

Ve emin olun, siz sessiz soğukkanlı durduğunuzda o kişi pişman olacaktır.

İlahi adalet ASLA şaşmaz.

Size yapılan haksızlığın ödülü mutlaka hayatınıza yansır.

Onun yaptığı haksızlığın da cezası elbet ödetilir.

Bu, illa aşk hayatından çıkmaz. İşlerinin rast gitmemesi, elini neye atsa sıkıntı çıkması veya sağlığında ciddi problemler yaşaması da bu cezanın içindedir.

O yüzden 'Aa o çok mutlu, gayet mutlu mesut yaşıyor' demeyin. İnsanlar iyi günlerini yansıtırlar, kötü günlerini değil.

Allah'a havale edip, çekip gitmek, sizin için en doğrusudur.

Böylece daha çabuk toparlanır, ömrünüzden çalmaz, hayatın size getireceği ödülleri daha erken görür ve hatta belki de yeni bir aşka yelken açmış olursunuz.

Öbür türlü intikam uğruna senelerinizi kaybetmemiş, sinirlerinizi bozmamış, hayatınızı ötelememiş olursunuz...


13 Ekim 2020 Salı

İlişki Diri Tutan Unsurlar

 Instagram sayfamda 3 ana unsurdan bahsetmiştim.

Burada bunları nasıl uygulayabileceğinizi ve detaylarını aktaracağım 💚

Derler ya, 'ilişkimizin heyecanı bitti, tadı kalmadı' diye.

İşte bunu ateşlemeniz ve birbirinize olan ilginizin aktif kalabilmesi için bu 3 temel maddeyi uygulamanız gerekiyor.

1- Özgür Bırakmak

Çok doğru bulduğum, anonim bir söz :

 'Birine kelepçe taktığında değil, kanat verdiğinde uçabilmesine rağmen seninleyse; senindir.' 

Sürekli onun profiline, WhatsApp saatlerine bakmamalısınız.

Bir yere gitmek istediğinde 'Hayır gidemezsin' demek yerine, 'Ben oraya gitmenden pek hoşlanmıyorum ama tabii sen bilirsin.' demelisiniz.

Hoşunuza gitmeyen bir tavır sergilediğinde 'Bunu yaptıysan, vardır bir bildiğin' diyebilmelisiniz.

Hiç üzerine gitmeden, onun bir birey olduğunun bilincinde olarak, 'kendi davranışlarından o sorumlu' algısı ile hareket ederek rahat bırakmalısınız.

Takip etmeden, sorgulamadan, suçlamadan ve aynı şeyi sizin kendi hayatınızda da beklediğinizi hissettirerek ilerlemelisiniz.

Bu ilk başta kulağa fazla özgür bir ilişki hissi verebilir ama öyle değil.

Siz an odaklı kalırsanız, diken üzerinde hissetmeden, ona güvenerek ilerlerseniz ilişkinizin kalitesi yükselecektir.

2- Ait Olmamanız

Hep bahsettiğim ceptelik konusu...

İşinizi onun için iptal etmeyin, 'şu saate kadar işim var, sonrasında görüşebiliriz' demeyi bilin.

Sevgiliniz oldu diye hemen arkadaşlarınızı geri plana atmayın. Onlarla da program yapın.

O istiyor diye saçınızı komple değiştirmeyin, siz istiyorsanız değiştirin.

Sürekli arayıp, emek sarf etmek için koşturan biri olmayın, bırakın o da biraz emek verebilsin. Ona bu alanı tanıyın.

3- Dozunda Gel-Gitler Yaratmak

İniş çıkış, kıvamında olduğu sürece sizi diri tutar.

Sürekli sıcaklık verirseniz, mayışır.

Hep soğuk olursanız, ilişki ilerlemez.

Ancak ikisini harmanlayarak, dozunda bir tavır sergilerseniz tadından yenmez :) 

3 gün sıcak 1 gün soğuk, bu dengeyi korumanızı sağlayacaktır.

Soğuk olduğunuz gün, trip atar gibi DEĞİL, meşgul olduğunuzu yansıtın.

O gun yoğunluktan günaydın demeyi unutun, akşam erken uyuyun, telefon görüşmelerinizi kısa tutun...

Böylece sizi özlemesi için bir fırsat yaratmış olacaksınız.


Bu üç maddeyi istikrar ile bozmadan uyguladığınızda değişimi göreceksiniz.

Eğer 3 maddenin 3ünü de yapamıyorsanız, ilişkinizde tatmin olmayan taraf olmaya başlarsınız.

Unutmayın,

Elimde değil dediğiniz her şey elinizde...


Çok sevgilerimle

💛


İlişki Koçu Bal

7 Eylül 2020 Pazartesi

Kendinizi Korumak için Zırhlanın

Biliyorsunuz, göz değmesi Kur'an-ı Kerim'de bile yazmaktadır.

Birinin size kötü gözle bakması, 

sizin kötülüğünüzü istemesi, 

mutsuzluğunuzdan beslenmesi sizin yaşantınızı etkileyebilir.

Bunun en güzel kanıtı:

Olmasını istediğiniz bir şeyi herkese söylediğinizde, aksilik çıkıp olamamasıdır.

Fesat ve kıskanç insan çok, bunlardan korunmamız gerek.

İşte bu korunmayı sağlamanız için, size bir kaç öneride bulunacağım.

Kendinizi zırhladığınızda, korunmuş olacaksınız.


1- Ayetel Kürsi ve Felak

Sosyal medyada bir fotoğraf paylaşırken bile, öncesinde 3 Ayetel kürsi ve 3 Felak okuduktan sonra paylaşın.

Gözlerinizi kapatıp okuyun ve zihninizde şöyle canlansın :

Bu dualar ile bir koruma kalkanı yarattığınızı, tüm kötü enerjilerin, dedikoduların sizin bariyerinizden geçemediğini hayal ederek okuyun.

Bir işe başlarken, hatta çok sevdiğiniz bir eşyanızı kullanırken bile bu duaları edin.

Örneğin:

Severek kullandığınız bir kolyeniz var. Kalabalık bir ortama gireceksiniz ve orada kolyenize göz değeceğini düşünüyorsanız, bu duaları okuyun. Zihninizde kolyenizi zırhlayın. Hiç bir şeyin zarar veremeyeceğini hayal edin.

veya

Sevgilinizle ilgili paylaşım yapacağınız zaman, göz değmemesi için bu duaları okuduktan sonra paylaşın.

Her gece yatağa girerken de bu duaları okuyabilirsiniz. 

Böylece devamlı yaptığınızda hayatınızın her alanını zırhlamış olursunuz.

2- Bir şeyi Gerçekleşmeden Dillendirmeyin

Kendi içinizde dillendirebilirsiniz, kendi kendinize olacak olan şeyin hayalini kurup, gerçekleşmiş gibi davranmanız ve hissetmeniz onun olma ihtimalini yükseltir.

Ancak bunu başkalarına söylediğinizde o enerjiyi dağıtırsınız.

Şöyle düşünün :

Olmasını istediğiniz şeyi olduracak top şeklinde bir enerji var.

Siz bunu dillendirdikçe, o toptan parçalar kopuyor ve top küçülüyor. Küçüldükçe aksaklıklar, ertelenmeler ortaya çıkıyor.

Oysa siz onu saklasanız ve kimseye göstermeseniz, top kendi yoğunluğunu koruyacak ve olmasını istediğiniz şeyi oldurtacak.

Bu nedenle, dillendirmemeniz çok ama çok önemli.

Gerçekleştikten sonra istediğinize söyleyin elbette, ancak yine de fazla ballandırmamaya ve dikkat çekmemeye özen gösterin.

3- Korkmayın. Korktuğunuzu çekersiniz. Korkmadığınızda ise hiç bir şey olmaz.

Aşırı kaygılı bir insansanız, muhtemelen işlerinizde hep sorun yaşıyorsunuzdur.

Bu kaygı sizin yenmeniz gereken bir sınav olabilir.

Yenmedikçe de karşınıza hep kaygılanacağınız olaylar çıkabilir.

Yenmek için kendinize güven telkinlerinde bulunmalısınız.

'Ben güvendeyim. Hayatım bereketli ve şanslı. Her işim yaver gidiyor. Hayat bu, bir sorun olsa bile halledebilecek güce sahibim. Bu zamana kadar neleri neleri hallettim. ' 

gibi kendinizi iyi ve güçlü hissedeceğiniz kağıtlar oluşturup bunları sabah ve akşam okuyun.

Ruhunuza işlesin. Bunu sürekli yaptığınızda bir süre sonra söyledikleriniz içinize işleyeceği için hissetmeye ve yansıtmaya başlayacaksınız.


Bu 3 maddeye dikkat ettiğinizde, büyük ölçüde kendinizi korumuş olursunuz.

Tam tersi davranırsanız;

Hiç dua etmezseniz, her şeyinizi herkese söylerseniz, sürekli kaygılanırsanız hayatınızdan verim alamamaya başlarsınız.

Seçim tamamen sizindir...


💖Tamamen çözüm odaklı olan kitaplarıma aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:

Ne Yapmam Lazım? https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

Aşk Hayatını Geliştirmenin Yolları https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ask-hayatini-gelistirmenin-yollari/

5 Temmuz 2020 Pazar

Nasıl Gamsız Olunur ?

İki insan tipi vardır:
Biri, her şeyi kafasına takar ve taktığı için hayatından aksilik eksik olmaz.
Diğeri ise, umursamayan kişidir. Büyük bir dert olmadıkça kafa yormaz ve bu yüzden hayatı yolunda ilerler.

Etrafınızda veya kendinizde gözlemlemişsinizdir,
benim de arkadaş çevremde çok var.

Örneğin, aşırı titiz bir arkadaşım var.
Hep onun başına aksilik gelir, yemeğinden kıl çıkar, yolda çamur sıçrar, en olmayacak yerlerde bile terslikler onu bulur.
Neden? Çünkü tedirgin.
Yemeği söylerken bile, yolda yürürken bile 'ay bir şey olacak' frekansında.
Haliyle çekiyor...

Atalarımız bile demiş: Sakınan göze çöp batar.

Peki böyle olmak istememenize rağmen kendinize engel olamıyorsanız,
nasıl gamsız olacaksınız?

1- Mevcut durumu kabullenmeniz gerekir.

Hayat bu, acısı da olacak tatlısı da olacak.
Evet birileri aldatılıyor, ama birileri de mutlu oluyor.

Hep mutlu olmaya odaklanırsanız,
hayatta sürekli mutluluk diye bir kavram olmadığı için üzülürsünüz.

Her an her şey olabilir.
Kafanıza tuğla düşebilir, terk edilebilirsiniz, ama tam tersi gayet sağlıklı uzun ömür yaşayadabilirsiniz veya mutlu bir evlilik yapabilirsiniz.
Her zaman iki uç vardır.

Milyonlarca insan araba kullanır, ama günde binlerce kişi kaza yapar.
Bunları düşünmek bile size fenalık geçirtiyor olabilir :)
Ancak kabullenmek zorundasınız.

Kendinizi telkin edin:
'Hayat bu, her şey olabilir, ben elimden geleni yapıp gerisini akışa bırakıyorum'
gibi cümlelerle bunu sağlayabilirsiniz.

2- Konuştuğunuz insanları iyi seçin.

Sürekli negatif, buluttan nem kapan, gerçek dertlerle değil de dertciklerle boğuşan kişileri kendinizden uzaklaştırın.

Bu kişilerle konuşa konuşa bakış açınız da bu yöne kayar.
Buna izin vermeyin.

Öyle bir ortam olduğunda ya işiniz varmış gibi uzaklaşın,
ya da görüşmelerinizi seyreltin.

Emin olun, faydasını göreceksiniz.

3- Bencil olun.

Bu bencillik kötü niyet anlamında asla değil.
Kendinizi düşünmek zorundasınız.
Eğer sadece başkalarını düşünerek yaşarsanız, hayatınızı hayalet olarak yaşarsınız.

Öncelikleriniz, sevdiğiniz sevmediğiniz şeyler belli olmalı ve bunları ön planda tutmaya özen göstermelisiniz.

4- 'Olan oldu, önümüze bakmak zorundayız'

Bir negatiflik yaşadığınızda buna bağlı kalmamalısınız.
Kimi insan var, yaşadığı basit bir olayı 3 ay düşünür.
Yataktan çıkmak istemez, verimlilik yaratmaz...
Peki ne olur? Hayatından 3 ay çalar.

Olmuş olan olayı değiştiremeyeceğinize göre,
tamamen çözüm odaklı bakmalısınız.
Bundan sonra ne yapılabilir? Buna odaklanın.

Elbette robot değiliz, üzüleceğiniz...
Bunun kısa olması ve otokontrolümüzü sağlayarak toparlanmanız önemli.
Güçlü olmanız lazım, kendiniz için.

5- Beterin beteri var...

Bu bir avuntu cümlesi gibidir, ama insanı epey rahatlatır.
Sizin yaşadığınızdan çok daha ağırlarını yaşayan kişiler var.
Bu dünyadaki en büyük acı, evlat acısı derler.
Anneler evlatlarının kaybını bile bir süre sonra bastırabiliyor,
kendi yaşamlarına devam etmek için buna mecburlar.
Bu bile atlatılabiliyorsa, siz de emin olun atlatırsınız.

Süreyi ne kadar kısa tutarsanız, hayatınızdan o kadar çabuk verim almaya başlarsınız.
Eğer uzatır ve toparlayamazsanız, yaşayacaklarınız ötelenir.

Bu tamamen sizin elinizde, bunun farkında olun...


İlişkiler ile ilgili yöntemleri, yapılması gerekenleri öğrenmek için kitaplarıma başvurabilirsiniz :

https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/

https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

18 Haziran 2020 Perşembe

Hayattan Nasıl İşaret İstenir ?

Çıkmazda hissettiğimiz, seçim yapmamız gereken ama yapamadığımız, yönümüzü hepten kaybettiğimiz durumlar vardır.
İçimiz sıkkın, kafamız karışık ve ruhumuz daralmış olduğu için hamle yapmaktan korkarız.

İşte bu tip durumlarda, işaretlerin gücüne inanırım.
Hayattan size bir işaret göndermesini isteyin.

Bu böyle kuru kuru 'Allah'ım bana işaret gönder' şeklinde değil, daha derin ve yoğun olmalısınız ki etkisi artsın.

Nasıl işaret istenir ?

1- İstediğiniz işareti belirleyin.

Nasıl bir işaret almak istiyorsunuz? Hangi işaret size neyi anlatmalı?
Bunu belirlediğinizde, hayatın size gösterdiği sinyali doğru algılarsınız.
Eğer işareti belirlemezseniz, karşınıza çıkan her olaya 'aa acaba bu mu işaret?' dersiniz :)

Örnekle açıklamak istiyorum :

İki kişi arasında kaldınız.
O an net bir işaret istemelisiniz.
'Eğer A kişisi benim için hayırsızsa, bana karşı kaba bir davranışı olsun'
veya
'Hayırlı olan kişi bana öyle bir söz söylesin ki, ondaki değerimi hissedeyim'
gibi.

Bir ilişkidesiniz ve devam edip etmeme ikilemindesiniz.
'Eğer bana şunu yaparsa, devam edeceğim.
Ama bunu yaparsa devam etmem' tarzında işaretler belirleyebilirsiniz.

Başka örnek verelim :

İş arayışındasınız, bir yere başlamak üzeresiniz ama içinize sinmiyor.
Henüz başlamadan, karar vermeden önce işaret isteyin.
'Eğer hayırlıysa, bu işi anımsatan semboller çıksın karşıma' gibi.
veya
'Hayırlı ise bugün yolda şu ismin yazıldığı tabelayı göreyim'

Dört yapraklı yonca, beyaz ışık, ferah rüyalar, arkadaşınızın size bir şey söylemesi, karşınıza istediğiniz konu ile ilgili yazılar çıkması, bir şarkıda geçen cümle...
Tüm bunlar isteyebileceğiniz işaretlere örnektir.
Durumunuza uygun olanı, ve içinizden geçeni seçebilirsiniz.

Siz ne kadar net ve spesifik olursanız, işareti algılamanız da o kadar kolay olur.

2- Dua

Bu şık elbette sizin inancınız ile alakalı.
Duanın gücüne çok ama çok inanan biriyim. Hayatımda faydasını hep gördüm.

İşaret istemeden önceki 3 gün boyunca, dua etmek için zaman ayırın.
Öncesinde bir kağıda, rahatsız olduğunuz ve çözmek istediğiniz konu ile alakalı içinizdekileri yazın.
Beklentiniz ne?
Ne olmasını istiyorsunuz?
bunları dökün.

Bu kağıdı karşınıza alarak, dualar edin.
Dua ile isteklerinizi besleyin.
Ayetel Kürsi, zikir, Fetih gibi sureler okuyabilirsiniz, içinizden hangisi geliyorsa...

3. günün sonunda, dualarınızı tamamladığınızda, ilk maddede bahsettiğim almak istediğiniz işareti dile getirin.
Belirlediğiniz işareti de kağıdın arka yüzüne yazın ve bir çekmeceye kaldırın.

3- Bir süre konudan uzaklaşın

İşaretinizi netleştirdiniz, duanızı kalben ettiniz.
Bunları tamamladıktan sonra, konuya olan yoğunluğunuzu rafa kaldırmanız gerekir.
En azından bir hafta kadar, konuyu düşünmemeye çalışın.
Başka şeylerle ilgilenin, gezin, hava alın, müzik dinleyin kısacası rahatlayın.

Neden bir süre uzaklaşmalısınız?
Karman çorman olan ruhunuz, sizin hayat akışınızı tıkar.
Karışık olmanızın sebebi çözüme kafa yormanızdı.
Ama artık siz çözümü alacağınız işarete bıraktığınız için, artık kafa yormamalı, akış frekansında kalmalısınız.

İşaretler hemen o an gelmeyebilir, her şeyin vakti saati var.
Siz bunu yapıp, gerisini hayata bıraktığınızda karşınıza çıktığını göreceksiniz.



Paylaşımlarımda yazmadığım konular, ilişkilerinizdeki problemleri çözmek ve hatalarınızı doğruya çevirebilmek için, Kitaplarımdan yararlanabilirsiniz 💙
Linkini bırakıyorum 👇

İlişki Nasıl Yürütülür? : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/
Ne Yapmam Lazım? : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/
Gerçek O'nu Tanı : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/gercek-onu-tani/
En Etkili 50 Yöntem : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/en-etkili-50-yontem/

30 Mayıs 2020 Cumartesi

Yalanınızı yakaladığında ne yapabilirsiniz?

💢Yalan kavramı kulağa direkt negatiflik verir.

Genelde insanlar:
 'Asla yalanı kabul edemem, dürüstlük benim için en önemlisi' der.
Haklılar da...
Ancak iş gerçek hayata gelince, pek öyle olmuyor.
Kabul etmem dediğimiz yalanları kabul ediyoruz,
ya da asla yalan söylemem derken söylemek zorunda kalıyoruz.

Hep belirttiğim gibi, önemli olan niyetinizdir.
İyi niyetli olan insan, tabii ki yalan söylemek istemez.
Fakat mecbur kaldığınız, durumu idare etmek adına söylemek zorunda olduğunuz sözler olabilir.
Muhtemelen sonrasında pişmanlığını yaşarsınız ve durumu nasıl kurtaracağınızı bilemezsiniz.

Ve yalanınız ortaya çıkıncaya kadar saklarsınız...

Peki sonra ne olur?
O yalan bir şekilde ortaya çıkar.

Geçtiğimiz senelerde magazinde görmüştüm, bir adam söylemişti :
'Yalanların er ya da geç açığa çıkma gibi bir huyu vardır.'

Partneriniz yalanınızı yakaladı. Ne yapmalısınız?


Öncelikle izah etmeniz lazım.
Kendinizi, niyetinizi, neden böyle bir şey yaptığınızı sakince açıklayın.

Sizi o an kızgınlıkla dinlemez, ama sözleriniz onun kulağında kalır.
Sonradan yalnız kaldığında dediklerinizi düşünür.

İzah ederken dikkat etmeniz gerekenler:

- Ben dili çok önemli. Onu suçlamayın.

'Senin yüzünden yalan söylemek zorunda kaldım. Sen şöylesin diye böyle oldu' gibi suçlayan ifadelerden kaçının.
'Ben bunu bu yüzden yaptım, asla sana yalan söylemek istemedim ama o an şartlar böyle gelişti, bunun vicdan yükünü ve pişmanlığını çok yaşadım' tarzında ben dili ile yaklaşım sergileyebilirsiniz.

- Kısa ve öz olun.

Uzun uzun karmaşık cümlelerden kaçının.
Kafası karışmasın.
Ne kadar az kelimeyle kendinizi ifade ederseniz, o kadar etkili olacaktır.

- Onu dinleyin.

Bırakın konuşsun, kendi içini kussun.
O konuşurken üzerine siz konuşmaya çalışmayın.

- Gözlerine bakın.
Bakışlarınızı kaçırmayın. Gözlerine bakarak konuşun.

Gelelim sonraki kısıma :

Kendinizi anlattınız, tabii sizi hala suçluyor...
Haksız taraf siz olduğunuz için, bir süre boyunca hep onu ne kadar sevdiğinizi ve pişman olduğunuzu gösterin.
Mesajla, aramayla, evine iş yerine giderek vs...
Çünkü partneriniz sizdeki pişmanlığı görmek istiyor.
Pişmanlığınızı gösterin.

Ve en önemlisi : bir daha asla böyle bir şey olmayacağının garantisini ona verin.

1-2 hafta hatta ay geçti ve o değişmedi mi?
İşte o zaman geri çekilmeniz lazım.
Eğer 1 aydan fazla uğraşırsanız, durum sizi ezmeye döner.

'Evet ben bir hata yaptım, pişmanım, seni seviyorum, böyle olmasını istemezdim, durumu izah ettim, bir daha yapmayacağımı da belirttim, ama hala affetmiyorsan sen bilirsin'
modunda olmanız gerekli.

Siz geri çekildiğinizde başta gelmez, ama bir süre sonra şunu düşünür :
'Ya acaba çok mu üzerine gittim? Aslında pişman gözüküyordu, acaba yazsam mı?'

Ve muhtemelen yazar...

Affetmeyecek insan sizinle muhatap olmaz, susar ve gider.
Eğer konuşuyorsa (bağırma dahil:) ) umut var demektir.

Ne zaman umutsuz olmalısınız?
Eğer hiç bir şekilde sizinle konuşmuyorsa,
Onun yanına gittiğinizde yüzünüze bakmıyorsa,
Sizi her yerden silip engellediyse...

Dediğim gibi, susan insan giden insandır.
O raddede pek bir şey yapamazsınız.


💗İlişkinizdeki her durumda ne yapabileceğinizi,
nasıl yönetebileceğinizi kitaplarımda uzun uzun anlattım.
Öğrenmek isteyenler aşağıdaki linklere tıklayabilirler.

(Paylaşımlarımda veya bloglarımda olmayan konular kitaplarımda vardır. )

İlişki Nasıl Yürütülür? : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/
En Etkili 50 Yöntem : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/en-etkili-50-yontem/
Ne Yapmam Lazım ? : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/
Gerçek O'nu Tanı : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/gercek-onu-tani/







12 Mayıs 2020 Salı

Çapkın insandan eş olur mu?

Geçtiğimiz günlerde, Instagram sayfamda 'Çapkın kişiden sadık eş olur' temalı bir yazı paylaşmıştım.
Erkeklerin çoğu bana hak verirken, kadınların bir kısmı 'çapkından eş olmaz' dedi.

Peki nedir olayın iç yüzü?
Tek tek açıklayalım :

Hayatına çok sayıda insan girmiş olan kişi, bir süre sonra bundan bıkar.
Çünkü yaşadığı ilişkilerde derinlik yoktur, derinleşmeye başladığı anda kaçtığı için yüzeysel ilerler.
Her gün başka ten ile uyanmak, içini açamadığı kişilerle konuşmak başta ona tatlı gelir.
Egosu beslenir, karşı cinsi etkilediğini gördükçe bundan haz alır.
Kendisini beğendirmek için uğraşmak, 'bak şu kişiyi de elde ettim' demek hoşuna gider.

Bir an gelir, ki ben bu an a doyum noktası adını veriyorum, doyar.
Doyduğunda ise eskiden zevk aldığı bu ilişki şekli, onu boğmaya başlar.
Kafasını kaldırıp etrafına baktığında, yuva kurmaya başlayan, birbirini gerçekten seven ve bağlı olan çiftleri gördükçe imrenir.
Ve sadık bir eş arayışına girer...

Evlendikten sonra ise, dışarıda ne olduğunu çok iyi bildiğinden, merak etmez.
Başka bir insanı tavlama çabasına girmez çünkü bunu zaten geçmişinde tatmıştır.
Diğer insanlar ona cezbedici gelmemeye başlar.
Farkındalığı, olgunluğu oturur ve vizyonu bu yönde değişir.

Doymuş bir insan ile birlikteyseniz, onun aklını başka biri kolay kolay çelemez.
Deneyimi fazla olduğundan, neyin ne olduğunu bilir.

Bu nedenle bir insana 'ah o çok çapkın, onunla sevgili olmam!' demeyin.
Ön yargınız ile kendi kısmetinizi köreltmeyin.
Denemek demek hemen tüm hayatınızı vermek anlamına gelmiyor.
Bir bakın, ne yapıyor nasıl davranıyor?

Elbette yılların alışkanlıklarından ve yaşam şeklinden bir anda bıçak gibi vazgeçemez.
Bazen sancılanmaları, tuhaf tavırları ve gel gitleri olabilir.
Eğer onun sizi sevdiğini hissediyorsanız ve çabaladığını görüyorsanız, vazgeçmeyin derim.

Vazgeçmek en kolayı, önemli olan kalabilmek...

İstisnası nedir?
Çok eşli insan tipi vardır. 1. kitabımda yazmıştım, hatırlarsınız.
Bu bir karakter şeklidir, değişmez.
Kaç yaşına gelirse gelsin, ne yaşarsa yaşasın, hamurunda çok eşlilik olduğundan dolayı sizi aldatır.


Çapkınlık mıydı? Yoksa çok eşlilik miydi? Nasıl ayırt edeceksiniz?

Eğer bir insanda aynı anda bulunamayacak özellikleri istiyorsa, mesela hem uzun boy hem kısa boy. Hem kavga gürültülü ilişkiden besleniyor, hem sakin.
Aynı anda barınamayacak özellikleri talep eden biri ise, tüm ilişkilerinde aldattıysa,
hayatında bir çok konuyu oturtmasına rağmen (işi, yaşam tarzı, arkadaş çevresi gibi) ilişkilerini oturtamıyorsa maalesef çok eşli olma ihtimali yüksektir.

Çok eşlilik değişmeyecek bir unsur olduğu için, ya kabul edeceksiniz ya da etmeyeceksiniz.
Sizin elinizdeki hakimiyet yalnızca karar kısmıdır.


💖💖💖
İlişkide nasıl davranacağınız ile ilgili kitaplarımı okumak isteyenler için linkleri bırakıyorum :
Ne Yapmam Lazım ? : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/
En Etkili 50 Yöntem : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/en-etkili-50-yontem/
Gerçek O'nu Tanı : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/gercek-onu-tani/
İlişki Nasıl Yürütülür ? : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/

3 Mayıs 2020 Pazar

Dileklerinizin Gerçekleşmesi İçin...

Genelde insanlar :
 'Şunu istiyorum, Allah'ım şu dileğim gerçek olsun, hayatımda bu olayı yaşayayım'
gibi cümleler kurarak dua ederler.

Oysa dilek dilemek bu kadar basit değil, derin bir mevzudur.


1- Öncelikle ne istediğinizi ÇOK NET belirlemeniz gerekir.

Her ayrıntısına kadar bunu netleştirmeniz lazım.

Eğer bir ilişki istiyorsanız, bu ilişkinin nasıl olacağını, nasıl birini istediğinizi (fiziksel/ruhsal özelliklerini) belirlemelisiniz.
Veya bir araba istiyorsanız, hangi model hangi renk hangi marka olacağını netleştirmelisiniz.
Veya iş istiyorsanız, nasıl bir iş, hangi pozisyonda, hangi semtte? gibi en ince ayrıntılarını sıralamalısınız.

Siz ne istediğinizi tam anlamıyla bildiğinizde, enerjiniz o yönde aktif olmaya başlar.

2- İsteğinizi niyete dönüştürün.

İstemek dil ile olur, niyet ise kalpten...
Onu gerçekten istediğinizden emin olun.
Kalbinizden o geçmeli, dua ederken hissetmelisiniz.

3- Bunu hak ediyor musunuz? Hazır mısınız?

Hazır olmak. En önemli maddenin bu olduğunu düşünüyorum.

Örneğin: evlenmek için çok dua ediyorsunuz ama aslında buna hazır değilsiniz.
Bir haneyi çekip çevirmeye, çoluk çocuğa karışmaya içten içe hazır değilseniz, isteğiniz ötelenir.

Veya, maddi olarak yüksek bir şey istiyorsunuz. Ancak bu zamana kadar haksız yere olan kazançlarınız oldu diyelim. O halde isteğinizi hak etmiyorsunuz. Önce hak etmeniz, kendinizi arındırmanız, hatalarınızı anlamanız ve bir daha yapmayacağınıza dair söz vermeniz lazım.

4- Herkesin hayrına mı?

Bu dileğiniz gerçekleştiğinde zarar gören birisi olacak mı?
Tek yönlü değil, bütünüyle olaya bakmanız bunu görmenizi sağlayacaktır.

Mesela, iş yerinde bir pozisyon istiyorsunuz diyelim, o mevkiye geldiğinizde oradaki kişi işten atılacaksa ve bunu hak etmeyen biri ise, dileğinizde blokaj olur.
Yani gerçekleşmez veya süresi uzar.
İşten çıkacak olan kişi için de dua etmeniz gerekir.

5- Tüm bunları cevapladıktan sonra, her gece uyumadan önce imgeleyin.

Önce ne istediğinizi tam olarak netleştirdiniz,
sonra kalpten bunu isteyerek niyete dönüştürdünüz.
Hak ettiniz, hazır oldunuz.
Bu dileğinizin birilerine zarar vermeyecek olduğunu gördünüz.
Şimdi ise sıra imgelemekte...

Bu dileğinizi yaşıyormuşcasına hayal edin.
O an ilk kimi arardınız?
Ne hissederdiniz?
Ne giymiş olurdunuz?
Kokulara, duyduğunuz seslere kadar imgeleyin.
En ince ayrıntılara kadar hayal edin ve yaşamış gibi hissedin.

6- Şükür etmek

En son basamağımız ise şükretmek.
Şükretmenin gücüne çok inanan biriyim.

'Şükrettikçe, şükredilecek şeyler çoğalır.'

Dileğinizin olacağını bildiğiniz için şükredin.
Tereddüt, şüphe, ' ya acaba olmayacak mı?' düşünceleri sizi aşağı çeker.
Bunlara izin vermeyin.
Aklınıza negatif bir düşünce gelir gelmez hemen kendinizi yönetin.
Cam açıp hava almak, hareketli bir müzik dinlemek, eğlenceli film açmak gibi kafa dağıtıcı aktivitelere yönelmeniz negatifliğinizi dağıtacaktır.

Tüm bunları istikrarla yapmanıza rağmen olmuyorsa, bilin ki hayrınıza değil.
Eğer zorlamaya devam ederseniz, kendi hayatınızdan çalmaya başlarsınız.
Bu nedenle dozunda olmanız önemli...

💖💖💖
İlişkide nasıl davranacağınız ile ilgili kitaplarımı okumak isteyenler için linkleri bırakıyorum :
Ne Yapmam Lazım ? : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/
En Etkili 50 Yöntem : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/en-etkili-50-yontem/
Gerçek O'nu Tanı : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/gercek-onu-tani/
İlişki Nasıl Yürütülür ? : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/


26 Nisan 2020 Pazar

Sürüklenmek istemeyenlere...

Ondan ayrılamayacağınızı kabullendiniz.
Daha öncesinde defalarca rest çekmiş, ayrılmış ama geri dönmüştünüz.
Bağırmaların, tartışmaların ve ayrılmaların bir işe yaramadığını fark ettiniz.
Her defasında soluğu yine birbirinizde aldınız...

İşte tam bu noktada,
ondan gidemeyeceğinizi fark ettiğinizde devreye sürüklenme hissi girer.
Ne olduğu belli olmayan bir yol olduğu için, boşuna hayatınızı heba ediyormuşsunuz gibi hissedersiniz.

Hem ondan gidemeyeceğinizi anladığınızda,
Hem de hayatınızı sürüklemek istemediğinizde
Ne yapmalısınız?
Bu yazıda bunun cevabını bulacaksınız.

Sizin elinizde gidişatı değiştirebilecek bir hakimiyet yok ise; düşünmeyi bırakın.
Rafa Kaldırın !

Biliyorum, düşünmemek çok zor. Zaten zor olduğu için verimli.
Kendinizi eğitmeniz, otokontrolü sağlamanız gerekli.
Telkin kağıtları oluşturarak bunu yapabilirsiniz.

Telkin kağıdı : Kendinize yazdığınız mektuplardır. Motive edici, kendinizi tutmanızı sağlayıcı yazılardır.
Canınız sıkkın olduğunda, bunaldığınızda bu kağıtları açıp okumanız, ruhunuzu yatıştıracaktır.

Örneğin :
ilişkinizdeki problem onun hayatında yaşadığı karmaşalar. O halde telkin kağıdınıza :
 'Benim yapabileceğim bir şey yok. Benimle ilgili bir problemden değil, onun yaşamıyla ilgili problemler var. Bu bir dış etken. Bunlara ben müdahale edemem. Edemeyeceğime göre düşünmeyi bırakıyorum. Kendi hedef ve planlarıma yoğunlaşıyorum'
gibi bir yazı hazırlamanız ve içiniz daraldığında bunu okumanız etkili olacaktır.

Merkezinize kendinizi almanız gerekiyor.
Kafanızı sadece O'na gömmeyin.
O, sizin net olarak sevgiliniz değil.
Ne olduğu belli olmayan bir yeri var hayatınızda.
Bu nedenle,
Sizinle tanışmak isteyen biri olduğunda ona şans vermelisiniz.
Bu, bir aldatma değildir.
Çünkü 'sevgili' netliğinin sağlanamaması sizden değil, partnerinizden kaynaklı.
Haliyle siz ona ait değilsiniz.

Size yanaşan insanlara şans vermeniz demek, hemen onlarla bir ilişki yaşamak anlamına gelmiyor.
Tanışın, konuşun, vakit geçirin.
Bu, hem özgüveninizin artmasını sağlar; hem de kendinizi kapamamanıza vesile olur.

O'nu rafta tutun, gündeminizde değil.
Savaşmayı, mücadele etmeyi bırakın.
Zaten gereğinden fazla ettiniz, zaten yoruldunuz...
Artık kendi haline bırakma zamanı.

İlk hamle sizden gitmesin, ondan gelsin.
Onun açtığı konuları konuşun, siz konu açmayın.
Görüşmek istediği zaman müsaitseniz görüşün, değilseniz kendi planınızı iptal etmeyin.
Kıskanmayın, göz takibinde olmayın.
Bırakın kimi ekliyorsa eklesin, kiminle konuşuyorsa konuşsun.
Umursamayın.
Kendinizle ilgilenin.

Bu ruh haline girdiğinizde, bir süre sonra karşı taraf sizdeki değişimi fark etmeye başlayacak.
Hemen değil, biraz istikrar ve zaman gerekiyor.
O, sizdeki pes etmişliği gördükçe içindeki avcı güdü tetiklenecek.
Bu kez size daha çok yazmaya, konuşmaya çalışmaya başlayacak.

İşte tüm dengelerin değiştiği an, bu an olacak.

Unutmayın : Eğer sizi hiç sevmiyor olsaydı, bu gel gitler yaşanmazdı; ilk kavgada komple ayrılırdınız. Bir türlü kopamıyorsanız, zemininizde sevgi var demektir.

Gidişata çeki düven vermek ve onu silkelemek istiyorsanız,
bu zamana kadar yaptıklarınızı geri çekmelisiniz.
Bu, konuşma ve tartışmayla olmaz.
Tavırlarınız ile anlatabilirsiniz.


İlişkinizi her açıdan nasıl yürüteceğinizi öğrenmek için :
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/

Ceptelikten tamamen nasıl kurtulacağınızı, evliliğe nasıl götürebileceğinizi öğrenmek için :
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

Kitaplarımı websitemden alarak okuyabilirsiniz 💗


Çok Sevgilerimle...


12 Nisan 2020 Pazar

Nasıl daha ilgili olmasını sağlarım?

Dün Instagram hesabımda bir yazı paylaştım:

Hiç bir şey, ilk anda hissettirdiği etkiyi devamlı olarak sağlayamaz.

Bu nedenle ilişkilerin başında 'cicim ayı' dediğimiz dönemlerde, kişi daha ilgilidir.
Sonrasında ise sizi hayatının bir parçası haline getirir ve geri plana atmaya başlar.
İlişkilerin doğasında var olan ve herkesin yaşadığı bu durum, sizi korkutmamalıdır.

Yine de 'daha ilgili olmasını istiyorum' diyorsanız,
bir kaç madde ile bunu nasıl sağlayabileceğinizi aktardım :

1- Afallatmak

Rutin döngüye girdiğinizde, sizi merak etmemeye ve yapacağınız tavırları tahmin etmeye başlar.
En basitinden günlük bir konu konuştuğunuzda bile, sizin ne söyleyeceğinizi az çok öngörür.

O, bu rahatlığa erdiğinde afallatırsanız; kaba tabirle silkelemiş olursunuz.

İlişkinizi bir düşünün, hep yaptığınız davranışlarınızı gözden geçirin ve bunları değiştirmeye odaklanın.

Örnekle daha net anlatalım :

Normalde, partneriniz sürekli çevrim içi olduğunda ona kiminle konuştuğunu soran birisiniz.
Artık o buna alıştı ve klasik cevaplar veriyor.
Bir anda onu merak etmemeye başlayın.
Partneriniz kendi kendisine 'whatsapp'da çok vakit geçirdim, kesin bizimki laf edecek' dediğinde laf etmeyerek şaşırtın.

Veya

Normal günlük konulardan konuşurken aklınıza ilk geleni söylemeyin.
İkinci hatta üçüncü geleni söyleyin ki sizin vereceğiniz cevaplar, onun tahmininin dışında olsun.

Veya

Genelde haftasonunu evde geçiren biriyseniz, evde geçirmeyin.
Sizin yeni ortamlara girmeniz, daha önceden samimi olmadığınız arkadaşlarınız ile samimiyet kurmanız onu afallatacaktır.

Peki nereden bulacaksınız bu ortamları?
- Sosyal medya hesaplarınızda ekli olan kişileri gözden geçirin. Eskiden samimi olduğunuz ama şimdi olmadığınız veya uzun zamandır görüşmediğiniz kişilerle irtibata geçerek, buluşma ayarlayabilirsiniz.
- Spor salonu, dil eğitimi, seminerler, ilgi alanınıza göre alacağınız bir eğitim, yeni çevreler edinmenizi sağlayacaktır.

Örneğin: Pilatese gidiyorsunuz ve birebir ders alıyorsunuz.
Partneriniz sizi merak etmez, çünkü sadece eğitmen ile olduğunuzu bilir.
Ancak tam tersi, kalabalığın olduğu bir spor salonuna yazılmanız ve oraya gitmeniz merak etmesini sağlayacaktır.


2- 3in1 Kuralı

Basit bir mantıktır, 3 gün sıcaksanız 1 gün soğuk olmanızdır.

3 gün gayet aktif konuştunuz, sıcaktınız, güldünüz eğlendiniz.
Diğer bir gün daha meşgul olmanız ve erken uyumanız,
bir nevi kendinizi geri çekmenizdir.
Bu tavrınız, sıcak olduğunuz günlerin değerini anlamasını sağlayacaktır.

Eğer her gün aynı sıcaklığı verirseniz, yaptıklarınızın bir önemi kalmamaya başlar.
Arada bir bunu onun elinde alabilecek güce sahip olduğunuzu hissettirmelisiniz ki kıymet bilsin.

Şöyle düşünün:
Elimiz her gun bizimle.
Ama bir gün üzerine sıcak su dökülse ve onu kullanamaz hale gelsek ne olur?
Değerini anlarız.
İyileştirmek için uğraşırız.

Aynen bu mantıktan yola çıkan bir yöntemdir 3in1.

Bu kuralın detaylarını ve kapsamlı anlatımını :  'En Etkili 50 Yöntem' kitabımda bulabilirsiniz.
Linki : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/en-etkili-50-yontem/


3- Sosyal Medya Tavırlarınız

Sosyal medya hesapları aslında bizim hayatlarımızın kartviziti niteliğindedir.
Orada bizimle ilgili, özelimizi bozmadan paylaşımlar yaparız.

Sizi hiç merak etmiyor ise,
Gün içerisinde ne yaptığınızı sormuyorsa,
sosyal medyanızda farklı yerlerde olduğunuzu gösteren paylaşımlar yapabilirsiniz.

Tabii burada dikkat edilmesi gereken nokta : güven sarsmamanız.
Gece dışarıda hikayeler koymanızdan, kimle olduğunuz belli olmayan hikayeler atmanızdan bahsetmiyorum.

Gün içerisinde, daha önce yemediğiniz bir yemeği koymanız veya gitmediğiniz bir mekanda paylaşım yapmanız onu şaşırtacaktır.

Özellikle cepte olduğunuz zaman, sizi hiç merak etmez hatta tam tersi 'zaten tüm gün beni düşünüyor' algısında olur.

Onu yanıltın.
Kendinizle ilgilendiğinizi, farklı aktivitelerde bulunduğunuzu, yeni insanlarla görüştüğünüzü sosyal medyanızdan gösterin.

Yaptıklarınızı direkt ona söylerseniz, bilinçli dediğinizi düşünür.
Bu yüzden söylemek yerine gösterin.
Göstermek için ise sosyal medya ideal bir platformdur.
Kendisi görüp, kendisi çıkarım yapar.

Cepteliği A'dan Z'ye nasıl kırabileceğinizi 'Ne Yapmam Lazım?' kitabımda anlatmıştım,
Linkini bırakıyorum, okumak isteyen okuyabilir : https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

Bu üç maddeyi
istikrarla uyguladığınızda değişimi göreceksiniz.

Hepinize önce sağlıklı, sonra da huzurlu günler diliyorum
💗💗💗

3 Nisan 2020 Cuma

Engellemeli mi? Engellememeli mi?

Çoğumuzun tereddüt yaşadığı bir olaydır.
Ayrılığın ardından veya herhangi bir tartışmanın akabinde, sosyal medya ve WhatsApp üzerinden engelleyip engellememe konusunda ikilem yaşarız.

Durumun laçkalaşmaması için, bu eylemi yapmadan önce iyice düşünmeniz gerekli.

Whatsapp Engeli

Size çok büyük bir hakaret, haksızlık veya saygısızlık yaptı ise engelleyebilirsiniz.

Ancak bunu, hemen o konunun üstüne yapmayın.
Hemen tepki gösterirseniz, öfkeyle kalkan zararla oturur deyimindeki gibi pişman olabilirsiniz.
Partneriniz, sizin ani tepkinizin sinirden kaynaklı olduğunu düşünüp, 'amaaan nasıl olsa kaldırır' diyerek rahatlayabilir.

Bu yüzden, konunun üzerine değil, konunun üstünden en az 2-3 gün geçtikten sonra engellemelisiniz.

Gündüz saatlerinde bunu yapmanız, sizin mantık ile bu tavrı sergilediğinizi hissettirir.
Biliyorsunuz, insanlar geceleri daha duygusaldır.
Gece değil, gündüz ve olayın ardından bir kaç gün sonra engellemeniz; ciddiyetinizi gösterir.

En önemlisi ise, istikrarlı olmanızdır.
Engellediyseniz, size başka yerlerden ulaşıncaya ve ikna edinceye kadar o engeli kaldırmamalısınız.
Yaptığınızın arkasında durabilin ki tavırlarınıza saygı duysun.

Sosyal Medya Engeli

Sosyal medya hesapları whatsapp'a göre daha ciddidir çünkü engellediğinizde geri dönüşünün olması sadece size değil, karşı tarafın kabul etmesine de bağlıdır.

Onu hayatınızdan tamamen çıkartmaya karar verdiyseniz, bunu yapmalısınız.
İyice düşünün, daha fazla tahammülünüz kalmadı mı? Sınırlarınızı çok mu zorladı? Kırmızı çizgilerinizi defalarca mı aştı?
Gücünüzün kalmadığını hissediyorsanız, bunu yapabilirsiniz.

Sıradan bir tartışma anında, geri döneceğinizi bildiğiniz durumlarda engellememelisiniz.
İlişki ne kadar laçkalaşırsa, o kadar zor toparlanır.
Saygı, en temel taştır.
Bunları yitirmemeye özen göstermelisiniz.
(Eğer yitirdiyseniz, yeniden nasıl kazanacağınızı 1. ve 4. kitaplarımda okuyabilirsiniz)

Peki ya arkadaşlarının hesapları?

Arkadaşlarını silmenize gerek yok.
Bu tavır çocukça algılanabilir.

Eğer gerçekten sizin hayatınızı hiç bir şekilde görmesini istemiyorsanız,
partnerinizle bir daha asla bir araya gelme gibi bir niyetiniz yok ise,
kısacası bu kapı aralık bile kalsın istemiyorsanız : arkadaşlarını da silebilirsiniz.

O beni sosyal medyadan silmiş...

O siler silmez, siz onu silmemelisiniz.

Sanki sürekli onun profilinde geziyormuşsunuz gibi, bunu anında fark ettiğinizi belli etmeyin.
O sizi sildikten, 2-3 gün sonra silmeniz daha şık olacaktır.

💥💥💥Engellenmiş olmanız, engellemeniz veya birbirinizi silmeniz tamamen koptuğunuz anlamına gelmez.
Öyle ilişkiler gördüm ki büyük kavgaların, 'asla dönmem'lerin üzerine barışılan...

Siz elinizden geleni, doğru şekilde ve mantık çerçevesinde yapın gerisini akışa bırakın.
Akış size olması gerekeni getirecektir.

Ayrılık sonrası neler yapabilirsiniz?
Cepteliği nasıl yok edebilirsiniz?
Hangi durumlarda nasıl davranmalısınız?
Hepsini kitaplarımda bulabilirsiniz.

Koronavirüs karantina dönemlerinde, kargo derdi olmadan, e-kitaplarıma ulaşıp kendinizi geliştirebilirsiniz.

Linkini bırakıyorum :
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/en-etkili-50-yontem/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/gercek-onu-tani/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/

Çok Sevgilerimle... 💗💝



27 Mart 2020 Cuma

Gerçek Anlamda Geri Çekilmek

Genellikle yorulmuş, iniş çıkışları bol olan, cepteliği tatmış ilişkilerde geri çekilmek gerekebilir.

Bu mesafe sizi asla korkutmamalı, tam tersi mesafenin iyileştirici etkisi vardır.

Geri çekilmeyi tam anlamıyla yaptığınızda, ilişki nefes alır ve hayata döner.

Çoğu insan, geri çekildiğini zannediyor.
Oysa layığıyla bunu yapamıyor.

Gerçek Geri Çekilme

1- Yazmamak ve aramamak

Oldukça net bir maddedir.
Bu süreçte genellikle kalp, beyni ikna etmeye çalışır.
Bahaneler üreterek, beynin ikna olmasını ve yazmasını sağlar.

Kendinize yenilmemenizi öneriyorum.
Eğer haksızlığa uğradıysanız, durup dururken bu mesafeyi yaşıyorsanız veya sizin hiç bir suçunuz yok ise asla yazmamalısınız.

Ölüm kalım, sağlıkla ilgili ciddi bir sorun olmadıkça...

2- Ölü taklidi yapmak

Abartı dozda paylaşım yapmamak, daha sakin ve nötr kalmak anlamında bir ölü taklidinden bahsetmekteyim.

Çoğu insan, kavganın veya ayrılığın ardından 'Bak ben eğleniyorum, bana koymadı!' algısını yaratabilmek için hırslanıyor.
Bir günde bir sürü mekan gezip, atarlı giderli şarkılar koyup, partnerinin sinir olduğu kişileri etiketleyerek paylaşımlarda bulunmaya çalışıyor.

Bu tavır elbette çok yanlış.
Unutmayın, kim bir şeyi bağırarak yapıyorsa aslında tam tersini hissediyordur.

Bu yüzden, gösteriş veya abartı hareketler yerine; sessiz kalınmalı.
Bırakın sizin sessizliğinizden korksun ve merak etsin.
Nerede, kiminle, ne yaptığınızı bilemesin.

Merak, insanlığın en büyük zaafıdır.

Whatsapp'a daha az girmek,
Normalde ne kadar paylaşım yapıyorsanız, bunun bir tık daha azını yapmak
Herhangi bir gönderme ve ima yapmamak
verimli bir ölü taklidi için yeterlidir.

3- Enerji olarak da geri çekilmek

En en en önemli madde bu, temel yapı taşı diyebiliriz.
Bu maddede başarısız olursanız, diğer maddeleri yapmanızın pek bir anlamı kalmıyor.
Aynı zamanda da en zorudur, zaten zor olan en çok etki sağlayandır...

Diyelim ki onunla iletişim kurmuyorsunuz ve ölü taklidi yapıyorsunuz.
Ancak bir yandan da, sürekli onun profilinde geziyor, geçmiş anılarınızı düşünüyor, yazışmalarınızı defalarca okuyor, arkadaşlarınızla bir tek onu konuşuyorsunuz.
Siz bu denli yoğun düşünürseniz, bu hissiyat ona gider.
Partnerinizin ruhu bunu hisseder.
Çünkü ilişki sırasında zaten bir bağınız oluşmuştu, bu bağ 'ayrıldık' deyince kesilmiyor, devam ediyor.

Siz onu ne kadar çok düşünürseniz, onun ruhu da o derece rahatlar.
Acele etmemeye başlar.
'Nasıl olsa o orada duruyor' algısıyla endişe etmez.

Bazı danışanlarım: 'Ayrıldığımızda benim başka birine gitme ihtimalim onu korkutmuyor' diyorlar.
Neden? Çünkü siz, ondan asla vazgeçmeyeceğinizi göstermişsiniz.
Cepte olmuşsunuz.

Ayrılıklar ve araya giren mesafeler, bu cepteliği kırmak için ideal zamanlardır. Değerlendirebilene...

Peki nasıl enerjinizi çekeceksiniz?
Cevap basit : düşünmeyerek, bakmayarak, onu konuşmayarak.

Arkadaşlarınız onun konusunu açtığında, değiştirin.
'Artık onunla ilgili bir şey duymak istemiyorum, ben kendime odaklandım' gibi bir cümle ile manevra yapabilirsiniz.

Sizin aklınıza o geldiğinde ve hüzünlendiğinizde ise, hemen başka bir şeye yönelin.
Bu bir film, eğlenceli bir müzik, bir kek, dışarı çıkıp hava almak olabilir.
Başta zorlanırsınız, ama sonrasında kendinizi kontrol edebildiğinizi göreceksiniz.

Onun sosyal medyalarına ve whatsapplarına bakmamaya çalışın.
Eğer çok zorlanıyorsanız, bakmamak için numarasını silebilirsiniz.
Kendinize bir metin hazırlayın :
'Artık ona bakmayacağım, ben kendimi dinlendirmeye aldım' gibi kısa bir metin.
Ona bakmak istediğinizde bu metni açıp okumanız, telkinleme görevi görür ve sizi tutar.

Ya da,
Onunla ilgili bir rüya gördüğünüzde, bir anı ile karşılaştığınızda, onun adına televizyonda rastladığınızda takılı kalmayın.
Tüm gün bu olayı düşünüp, gözünüzde büyütmeyin.
Gülün ve geçin.

Hedeflerinizin, planlarınızın ve kendinizle alakalı yapacak şeylerinizin olması bu süreçte işinize yarayacaktır.

Tüm bu maddeleri yaptığınızda, aranızdaki enerji temizlenmeye başlar.
Temizlendikçe, aşağıda kalan sevginiz yukarı çıkar.
Birbirinizi özlemeye başladıkça da barışmanız yakınlaşır.

Eğer bunların tersini yaparsanız: enerjiniz daha da sıkışır ve kirlenir.
Kirlendikçe boğulursunuz, daha da uzaklaşırsınız.

💧Dinlenmenize izin verin... 

  • Ayrılık döneminde neler yapılacağını,
  • Ceptelikten nasıl kurtulacağınızı,
  • Size olan saygısını nasıl arttıracağınızı,
  • Kaybetme korkusu aşılamayı
1. ve 4. kitabımda uzun uzun anlattım.
Linklerini bırakıyorum:
Almanızın akabinde hem bizzat kendim, hem de sistem size özel maili gönderiyor.

İlişki Nasıl Yürütülür? için :
Ne Yapmam Lazım? için :


💖Çok Sevgilerimle... 

16 Mart 2020 Pazartesi

Virüsün İlişkilere Etkileri

Ülkemizde ve tüm dünyada yayılmış olan Corona virüsünün
ekonomiye, sosyal hayata, eğitime olduğu kadar ilişkilere de etkisi olacaktır.

Bu dönem herkesin korku ve kaygı düzeyi normalden daha yüksek olduğu için, alınganlıklar ve anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir.

Olağan dışı olan bu küresel krizin, ilişkilerinize zarar vermesini önlemek amacıyla bir takım tedbirler alabilirsiniz.

Madde madde inceleyecek olursak :

1- Dışarıda görüşmeler azalacaktır.

Haftada 1-2 görüşebilen bir çiftseniz, bunun azalması durumu söz konusu.
Görüşmek istememesini kişisel algılamamalısınız.
'Acaba benden soğudu mu? neden görüşmüyor?' algısına girmemelisiniz.

2- Eskisi gibi ilgi gösteremeyebilir.

Herkesin odak noktası bir anda değişti.
Sadece sağlık değil, maddi olarak da olumsuz etkiler ortaya çıktı.
Haliyle, partnerinizin zihni dolmaya ve streslenmeye başlayabilir.
İster istemez sizi geri plana atabilir, aramaları seyrekleşebilir.
Bunlar, kişisel algılayıp tartışma yaratmamanız gereken konulardır.
Kendi haline bırakın.

3- Birbirinizi panikletmeyin.

Sürekli negatif konuları konuşarak, birbirinizi şişirmeyin.
Elinizde olmayan etkileri uzun uzun konuşmak, çare yaratmaz.
Tam tersi panik düzeyinizi arttırır.
Virüs konusu dışındaki konuları konuşmaya çalışın.

4- İzlediğiniz dizi, film ve dinlediğiniz müzikler

Gerilim, salgınla alakalı, psikolojinizi kötü yönde etkileyecek filmlerden ziyade; daha eğlenceli ve kafa dağıtıcı yapımlar izlemeye özen gösterebilirsiniz.
Biliyorsunuz, müzik ruhun gıdasıdır.
Canlı, eğlenceli ve ruhu dinlendiren şarkılar seçmeye özen gösterebilirsiniz.

5- Ciddi konuları konuşmamanızdan yanayım

Gergin anlar, insanların karar veremediği anlardır.
Sağlıklı iletişim kurmakta zorlandığı, yanlış anlaşılmaya meyilin arttığı durumlardır.
İlişkiniz veya hayatınızla ilgili önemli, ciddi konular bu dönemde açılmamalıdır.

Bu maddelere dikkat edilirse, en az hasarla süreci atlatmış olursunuz.

Ülkemizden bir an önce bu virüsün gitmesi ve tez zamanda herkesin normal hayatına dönmesi dileğiyle...



9 Mart 2020 Pazartesi

Ciddiyet Döneminde Yaşanabilecek Sorunlar

Tüm seviyeleri atlattınız.
Tanışma, flört, sevgililik...
Sıra geldi ciddiyet dönemine.
Ya evlenme teklifi aldınız, ya almak üzeresiniz, ya da nişanlısınız.

Bu dönemde sizi ne gibi sıkıntılar bekler?

Genellikle, ikinizle alakalı problem çıkmaz.
Çünkü birbirinizi zaten tanıyorsunuzdur, seviyorsunuzdur, evlenmeyi düşünecek kadar da hayatınıza almışsınızdır.

Bu aşamadan sonra dış etkenler devreye girer.


1- Aileler

Aileler, çocuklarını evlendireceği için sancılanır.
Bu kategoriyi sadece çekirdek aile olarak düşünmeyin, akrabalar da olaya dahil olur ve her telden karakterler bir araya gelir.
Talep edilen şeyler, yanlış anlaşılmalar, 'ben onu öptüm ama o beni öpmedi' gibi tripler, bir bakışı bile negatif algılayabilecek kişiler ortaya çıkar.

Aileler çocuklarını dolduruşa getirebilir.
'Bak eltine şu bilezikten alınmış, neden senin yok' gibi anlamsız konuşmalar geçebilir.

Siz zaten bekar hayattan evli hayata geçişin heyecanı ve psikolojisindeyken, bunlar üzerinize üzerinize gelip, gerginliğinizi arttırabilir.

Dört dörtlük uyum diye bir şey yok.
Bunu ararsanız, yalnız kalırsınız.
Elbette sıkıntılar olacak, önemli olan bunları mantıklı bir şekilde halletmek.

İdare eden, orta yolu bulan bir profilde olmalısınız.
'He diyip geçmek' diye bir tabir vardır. Aynen o mod içerisinde olmanızı öneriyorum.
Hiç kimseyi yüzde yüz memnun edemezsiniz, etmeye çalışmayın.
Siz, partnerinizle olan ilişkinize odaklanın.
Gerisini ise saygı çerçevesini bozmadan idare ederseniz, en rahat şekilde atlatmış olursunuz.

Burada dikkat edilmesi gereken ise: kırmızı çizgilerinizdir.

Mesela; siz onun ailesi ile yaşamayı kabul etmeyen biriyseniz, bunu esnetmeyin.
Bu, kırmızı çizginiz ise tavrınız net olmalı.

2- Maddiyat

Çeyiz, ev, düğün, nişan, altın...
Çiftlerin en stres içerisinde olduğu dönem.
Bütçeleriniz ile ilgili açık konuşun, böylece kimse kimseden gerçek dışı beklentiler içerisine girmez.
İsteklerinizi, planlarınızı dile getirin.
Artık bir aile olacağınız için, bunları konuşmak ayıp değildir.

Tam tersi, kartlarınızı kapalı oynarsanız problem çıkar.


3- Tüm stresi birbirinize yansıtmayın

Gelin çiçeğinizin rengi açık pembe değil de, koyu pembe mi oldu? Boşverin.
Karşı tarafın ailesi size iğneleyici bir söz mü söyledi? Eğer kırmızı çizginiz değilse, boşverin.

Aksilikler hep olacak. Hepsini birbirinize yansıtırsanız, stres düzeyiniz artar.
Arttıkça, huzur sizden uzaklaşmaya başlar.
Huzurunuz kaçtığında ise sorgulamalar meydana gelir:
'Acaba ben bir ömür böyle huzursuz mu olacağım?' diye düşünerek sizden uzaklaşır.

Gergin bir konuyu açmadan önce kendinize sormanız gereken sorular :
- Gerçekten konuşmaya değer mi? Yoksa canım mı sıkıldı?
- Konuşsak çözüm bulabilecek miyiz? Bulamayacaksak neden konuşalım?


3 ana maddeyi hallederseniz, ciddiyet dönemindeki sorunları en aza indirmiş olursunuz.

💖İlişki evliliğe nasıl götürülür? Başka ne gibi sorunlar çıkabilir? gibi sorularınızın detaylı cevaplarını ise 1. ve 4. kitabımda bulabilirsiniz.
Linklerini bırakıyorum
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

4 Mart 2020 Çarşamba

İlk Buluşmada Neler Konuşulmalı? Konuşulmamalı?

İnsanız, konuşmak en temel ihtiyacımız.
Önemli olan ise, nerede ne dememiz gerektiğini bilmemiz.
Büyüklerimiz : 'Herkese her şey anlatılmaz' der.
Bu cümlenin haklılığını yaşayarak görürüz...

En sık yapılan hata ise, daha ilişkinin başlarında hatta ilişki ortada yokken her şeyi anlatmaktır.
Bu durum, genelde duygusal boşluktan dolayı ortaya çıkıyor.
Kişi uzun zamandır hayatına birini almak istediği için, bir anda karşısına çıkan ilk insana anlam yüklüyor.
Hemen tüm seviyeleri bir anda geçmek ve ilişkiyi oturtmak istiyor.
Oysa tam tersi, bu hız ona kaza yaptırıyor.


İlk buluşmada konuşulmaması gerekenler :

- En başında elbette eski ilişkileriniz geliyor.
Eski sevgililerinizden bahsetmeniz, halen onu unutmadığınız izlenimine neden olabilir.
Hiç kimse, geçmişe takılı olan biriyle yeni sayfa açmak istemez.

- Yaralarınızdan bahsetmeyin.
Bahsederseniz, kendi açıklarınızı daha ilk günden ona göstermiş olursunuz.
Herkesi kendiniz gibi görmeyin, günümüzde kötü niyetli ve menfaatçi insan çok.
Daha tam tanımadan, güvenmeden içinizdeki derinlikleri açmayın.

- Ailevi ve özel sırlar.
Bunlar sizin özelinizdir. Eğer ilk buluşmadan ortaya dökerseniz, sizin bunu herkese anlattığınızı düşünür ve kendisini özel hissetmez.
Bu tip derin konular, ilişki ilerledikçe konuşmalıdır.

- Arkadaşlarınızı kötülemeyin/eleştirmeyin.
Çevreniz hakkında negatif yorumlarda bulunmanız iki yüzlüymüşsünüz gibi algılanmanıza neden olabilir.
Mesela: Bir arkadaşınız aradı, açtınız konuştunuz. Kapamanızın ardından 'ay bu kız da bir garip, hayatında şöyle şöyle problemler var' derseniz, sizin az önce samimi konuşmanıza şahit olduğu için afallar. Bir öyle bir böyle olma durumunuz hoşa gitmez.

- Telefonunuzu lavaboya giderken yanınıza almayın.
Bu çok tipik bir güven sağlama yöntemidir.
Sizin telefonda dedikodu yapmak veya başka kişi ile konuşmak için değil de, gerçekten ihtiyacınız olduğu için lavaboya gittiğinizi gösterir.

- Evlilik, ciddi ilişki, bebek sahibi olma gibi konular asla konuşulmamalı.
Bu, sizin insan odaklı değil amaç odaklı olduğunuzu hissettirir.
Sanki onunla buluşma sebebiniz bu amaçmış gibi düşündürtür.
İlişkiye ciddi başlanmaz, ilişki zamanla ciddileşir.
O nedenle, bu konulara asla girmenizi önermem.

Peki ilk buluşmada neler konuşulmalı?

İlk tanışmalar yüzeyseldir, geyik dediğimiz muhabbet döner.
Elbette kendinizle ilgili konuşmalısınız, ancak bunlar detay vermeden olmalı.
Sizi zamanla tanımasına izin verin.
Daha ilk günden her şeyi, tüm kırılımlarınızı ortaya dökerseniz keşfedeceği bir şey kalmaz.

Konuşmaktan ziyade, daha çok onu dinlemeye özen gösterin.
Öyle bir havanız olsun ki 'bakalım seni beğenecek miyim? hayatıma alacak mıyım?' gibi bir hava.
Siz kendinizi beğendirmek için çabalamayın, kendinizden emin olun.

Muhabbetin akması için gündemdeki konulara göz gezdirip gitmenizi öneririm.
Zaten enerjiniz tutarsa gerisi gelecektir.

Ne giyilir?

Yerine göre ve sade giyinilmesinden yanayım.
Desenli, çiçekli, gözü yoran motiflerden kaçının.
Büyük küpeler, büyük aksesuarlar dikkat dağıtır.

Mesela:
Eğer pazar öğlen buluşacaksanız, spor şık giyinebilirsiniz.
Pazar günü algı olarak rahat ve keyif günüdür.
Haliyle öğle vakti dar elbise ve stiletto ile gitmek komik gözükmenize neden olur.


Bunların dışında,

İlişki nasıl başlatacaksınız.
Ad nasıl koyacaksınız,
Devamı nasıl gelecek?
Tüm bunlar için linkini bıraktığım iki kitabımı okuyabilirsiniz 

25 Şubat 2020 Salı

Güvenilir biri mi? Nasıl anlayabilirsiniz?

Güvenmek...

Kelimesi bile rahatlatıyor insanı.
Günümüzde maalesef bulunması zor olan değerler arasında.
Kimse kimseye güvenemiyor, bir çok kişi en yakınım dediği insanları sırtından vuruyor.
İnsanlar bencilleştikçe, acımasızlaşmaları da artıyor.
Menfaatlerin bu denli üstün olduğu bir dünyada, güvenilir birini bulmak haliyle zor.

Öncelikle şunu bilmelisiniz :
Siz değil, o size bu güveni sağlamalı.
'Kimseye güvenemiyorum' demeyin.
Bu güveni onlar size sunacak.
Siz sadece en başta kapılarınızı kapatıp, kendinizi izole etmemelisiniz.
Bırakın sizinle konuşsun, görüşsün.
Yaşayın onu.
Yaşayınca karar verirsiniz güvenip güvenmeyeceğinize.

Ön yargılarınızdan sıyrılın.
Birinin fizikselliğine, giyimine, arabasına bakarak güvenilir veya güvenilmez diyemezsiniz.
Bu damgalama, yaşayacağınız güzel anıları engeller.

Örneklendirelim :
Bir erkek düşünün.
Yakışıklı, her gün farklı bir mekanda, altında son model arabası.
Bu tarz kişiler genelde güvenilmez gelir değil mi?
Her gün başka bir kadın ile olduğu düşünülür.

Peki nelere dikkat etmelisiniz?

1- Etrafa olan davranışlarına.
Çevresinden bahsetmiyorum, etrafından bahsediyorum.
Tanımadığı kişilere olan tutumu, garsona kasiyere olan yaklaşımı, doğaya olan tavırları nasıl?
Bunları gözlemleyin.
Yerlere çöp atan, garsona teşekkür etmeyen, kaba saba olan biri ile tam tersi olan kişi arasında güvenilirlik farkı vardır.

2- Çevresine tavırları nasıl?
Sizin yanınızda başkasına yalan söylüyor mu?
Söylerken rahat mı, tedirgin mi?
Eğer son derece rahat söylüyorsa, bunu devamlı yapıyor demektir.
Eğer tedirgin ve rahatsız olduysa, pembe yalan söylemesi gerektiği için demiştir ve vicdanen rahatsızdır.

İnsanları kandırma gibi bir derdi var mı?
Mesela, ticaret ile uğraşan birisi ise, kandırmaya mı çalışıyor yoksa temiz ticaret mi yapıyor?
Bunları gözlemleyin.

3- Kendine hayrı var mı?
Kendine hayrı olmayan birisinin ilişkisinden de çok bir şey beklememek gerekir.
Daha kendini çekip çeviremiyor, size nasıl bu emeği göstersin...
Kişisel bakımına özen gösteriyor mu?
Kendi hedeflerine sadık mı?
Prensiplerine uyuyor mu?
Öz disiplini var mı?
Bunlar size çok ipucu verir.

Tüm bu etkenlere baktığınızda ise, az çok onun güvenilir mi güvenilmez mi olduğunu kestirebilirsiniz.

Bir insanı gerçekte tanımak için nelere dikkat etmeniz gerektiğine ise,
Gerçek O'nu Tanı kitabımda ulaşabilirsiniz.
Linkini bırakıyorum :
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/gercek-onu-tani/

24 Şubat 2020 Pazartesi

Kaybetme Korkunuzu Yenin

Merhabalar hepinize :)

İlişkileri en etkileyen dinamiklerin başında kaybetme korkusu geliyor.
Kim kaybetmekten daha çok korkuyorsa, o daha ait oluyor.

2 tip durum var :
1- Sizin onu kaybetme korkunuz.
2- Onun sizi kaybetmekten korkmaması.

Bu yazıda 1. durumu işleyeceğiz.

İlişkinizde veya evliliğinizde, sürekli onu düşünüyor ve kaygılanıyorsanız : merkezinize almışsınız demektir.
Bu kaygı enerjisi, ister istemez partneriniz tarafından hissedilir.
Siz ona sürekli kafa yorduğunuzda, kıskandığınızda
 'Acaba şimdi ne yapıyor? Neden beni aramadı?' dediğinizde ona ruhen bir rahatlama gelir.
Ruhunuz, onun ruhuna fısıldar : 'Bak ben buradayım, hiç bir yere gitmiyorum, günüm gecem sensin' der.
Haliyle, karşı taraf sizi kaybetmekten korkmamaya ve laçkalaşmaya başlar.

Bu korkunuzu önlemenin tek yolu vardır : onu merkezinize almamak.


Peki bunu nasıl sağlayacaksınız?

💟 Telkinlemenin gücüne çok inanıyorum.
Kendinizi kötüye hazırlayın.
Hayatta ölüm de var, millet 4 çocuğu ile boşanadabiliyor, başkasına aşık da olabiliyor.
Bu cümleler ürkütücü ama gerçek.
Tüm ihtimallerin farkında olduğunuz zaman, olgun bakmaya başlarsınız.
Kaçmak ve korkaklık sizi aşağı çeker.

Bunun yerine kendi kendinize :
 'Evet hayatta her şey olabilir, önemli olan benim doğru davranmam ve vicdanımın rahat olması.
Ben elimden geleni yaparım, gerisi olur veya olmaz' algısında olmalısınız.
Bu tip cümleleri bunaldığınızda kendinize söyleyin.
Böylece ruhunuzu telkin ederek, korkudan uzaklaşmış olursunuz.

İlişkiyi sadece o yaşıyormuş gibi düşünmeyin.
Siz de başkasına aşık olabilirsiniz, siz de ondan soğuyabilirsiniz, siz de bir süre sonra vazgeçebilirsiniz.

💟 İlişki dışında uğraşlarınız olmalı.
Yüksek doz kaybetme korkusu yaşayan insanlar, kendini unutan kişilerdir.

Kafa dağıtabileceğiniz aktiviteler, size iyi gelen dostlarınız, gitmekten keyif aldığınız mekanlar ve kişisel hedefleriniz olmalı.
Bunlar size kendinizi hatırlatan anlardır.
Bazen evde sessizlikte oturup kahve içmeniz ve hoşunuza giden bir müzik açmanız bile, size kendinizi hatırlatır.

💟 Özgüveninizi taze tutun.
Kişisel bakımınıza, giyiminize, gelişiminize özen gösterin.
Olabileceğiniz en iyi siz'i oluşturun.
'Ay depresyondayım, şu çikolatayı da yiyeyim' diyerek körelmeyin.
Sporunuzu, bakımlarınızı, saçınıza, dişinize verdiğiniz önemler öz saygınıza katkı sağlar.
Sizin ışığınız yüksek olduğu zaman, ilişkide 'eyvallahı olmayan' taraf olabilmeye başlarsınız.

💟 Hayat dışarıda.
Ne kadar yorgun olursanız olun, yarım saat açık hava yürüyüşü veya arkadaşınızla sohbet etmek bile hayatı hissetmenize yarar.
Hiç kimse yok ise kendinizle kahve içmeye çıkabilirsiniz.
Dışarıya atılmanız, grup aktivitelerine dahil olmanız enerjiniz üzerinde olumlu etki sağlayacaktır.

💟 Aşırı kıskançlık ve takipten kurtulun.
Biliyorum zor, ama zor olduğu için değerli.
O an çok sinirli bile olsanız, ona yansıtmamanız yararınızadır.
Kıskandığınızı belli ettiğinizde, ceptelik seviyeniz artar.
Tam tersi, kendinden emin ve diğer kişileri tehlike olarak görmeyen kişi cezbedicidir.

Onun size karşı kaybetme korkusunu sağlamak ve cepteliği yok etmek için ise;
1. ve 4. kitabımı okuyabilirsiniz.
Linklerini bırakıyorum :
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

20 Şubat 2020 Perşembe

Biraz da ben içimi dökeyim..

Yeniden merhabalar 💗

Bu yazıda biraz içimdekileri söylemek istiyorum.
Malum, sevenim olduğu kadar sevmeyenim de var.
Herkes beni sevseydi, orada bir problem var derdim.
Hiç bir sektörde yüzde yüz diye bir oran yoktur.

İsyanım ise, fesat ve kötü niyetli olan kişilere.
4 sene evvel, bu markayı kurduğumda hemen aile avukatımıza gitmiştim.
Nelerle karşılaşabilirim ve bunları nasıl hukuken önleyebilirim? diye sormuş, öğrenmiştim.
O günden sonra karşıma çıkan durumlara inanamadım...

Mesela: biri benim hakkımda orada burada ileri geri konuşuyor.
Ben ona hiç belli etmeden, marka itibarını zedeleme ile ilgili dava açıyorum.
Açmamın sebebi aslında kim olduğunu öğrenmek. Yoksa ondan gelecek tazminat umrumda değil.
Seneler de geçse, ortaya çıkıyor.
İlk davanın sonucuna inanamıştım, tam 2 sene önce, son derece yakın olan bir arkadaşım, beni çekemediğinden fake hesaplar ile hakkımda karalamalar yapmıştı.
O an nasıl bir duygu içerisinde olduğumu tahmin edersiniz...

İşin kötüsü ne biliyor musunuz?
Böyle kötü niyetli insanların, kendi hayatlarında mutlu olacaklarına inanmaları.

Biriyle yok yere uğraşıp, onun mutluluğundan mutsuz oluyorsanız; Allah sizin yüzünüzü güldürmez.
Güldürse bile tat vermez.

Kendi kendime röportaj yapmışım gibi oldu ama soru cevap olarak ilerleyelim :)

Ben nasıl yazıyorum ?

Günümüzde biliyorsunuz, 'yazar' adı altında bir çok kopyala yapıştır yapan insan var.
Başkasının emeğini çalıp, kendisi yapmış gibi gösteren kişilerin, kul hakkı yediğine inanıyorum.
Hayat onlardan bir şekilde çıkartıyor bunun bedelini...

En dikkat ettiğim nokta, yazılarımın öznel olması.
2bin paylaşımım var ise, 1500 ü benim yazımdır.
Kalan 500ü de alıntıdır. Alıntı yaptığımda kimden olduğunu belirtiyorum, bilmiyor isem de 'anonim' yazıyorum.
Benim yazım olmayan paylaşımların arkasına '@iliskikocubal' damgasını koymuyorum.

Tamamen kendi cümlelerimle yazmayı tercih ediyorum. Kitaplarımın hiç birinde alıntı dahi yoktur.

Nelerden esinleniyorum ?

Her şeyden... Bakmak ve görmek arasında fark vardır.
Bir mekanda otururken bile, ister istemez yan masalara kulak misafiri olurum.
İnsanların hayatlarını gözlemlerim.
Yakın çevrem bir sıkıntı ile karşılaştığında onlara nokta atışı sorular sorarak, ne tepkiler verdiklerine bakarım.

Size bir örnek vereyim :
Seneler evvel, yeşilköyde bir cafedeydim.
Ön masamda 25 yaşlarında iki kadın oturuyordu.
Sonrasında yanlarına bir erkek geldi.
Adam : 'Bak senin için taa Bahçeşehir'den geldim, beni öpmeyecek misin?' dedi.
Kadın : 'Ne olmuş yani?! Dağları deldin sanki' cevabını vermişti.
Bu diyalog o kadar çok şey anlatıyor ki...
Emin olun kadın orada 'ayy canım benim nerelerden gelmişsin, kıyamam sana' modunda olsa adam bir daha gelmeyecek.
Ancak kadın, tatmin olmadıkça adam onu tatmin etmek için uğraşıyor.
2-3 dakikalık duyduğum bu durum bile, paylaşım yapmam için yeterli oluyor.

Eğitimler, kitaplar tabii ki sonsuz bir bilgi.
Reklam olmaması adına kitap ve eğitim önerisinde bulunmamayı tercih ediyorum.
Halen öğrenmeye devam ediyorum, bunun sonu yok.
Ancak en önemli kısım gözlem.
Gözlemledikçe, insanların neye ne tepki verdiğine baktıkça çıkıyor yazılarım.

Kitaplar neden e-kitap ?

Benim kitaplarım roman değil.
Öyle 'bugün 10 sayfa okuyayım, yarın 10 daha okurum' diyebileceğiniz türden değil.
Tamamen durum analizi ve çözüm odaklı olduğu için, bir oturuşta okunması gerekiyor.
Okuyup rafa kaldırabilecek bilgiler yok içinde.
Tekrar tekrar bakmanızı gerektirecek çözümler var.

Diyelim ki partneriniz ile dışarıdasınız.
Tartışacak gibisiniz veya bir şeye canınız sıkıldı.
O an hemen lavaboya gidip, telefonunuzdan e-kitabı açıp, duruma bakarak hangi cümleleri söylemeniz gerektiğine veya ne yapabileceğinize bakabiliyorsunuz.
Eğer normal kitap olsaydı, bu yapılamazdı.

İşin özü, sizlere kolaylık olması adına e-kitabı tercih ediyorum.

Neden paylaşımlarım yoruma kapalı ?

Bunun çok net bir cevabı var : kendi ruh sağlığımı korumak için.
Ben hep şu mantıkta oldum :
Beni okuyan, uygulayan hayatında farkı görür.
İsteyen yapar, istemeyen yapmaz.
Ben burada senelerin danışan deneyimleri, gözlemlerim, hislerim, eğitimlerim, hepsini birleştirip bir emek ortaya çıkartıyorum.
Altı boş olan şeyler olsaydı, kitaplarım on binlerce satmazdı, seanslar bu kadar zor yakalanıyor olmazdı.

Eğer ben faydasız bir şey yapıyor olsaydım, Allah benim yolumu çoktan kapatırdı.

Sizler de biliyorsunuz, başka sayfalarda görüyorsunuzdur;
Çoğu insan eleştiri yapmıyor, yaptığını zannediyor.
Aslında hakaret, kırıcı sözler, ortalığı karıştırma amaçlı tavırlar sergiliyor.
'Linç' diye bir tabir var sosyal medyada, biliyorsunuzdur.
Linçten beslenen bir topluluk var.
Trajikomik olan ise, bunu fake hesaplardan yapmaları.
Sanki sahte hesap olunca bulunamıyor :)
İşte ben bu durumlarla uğraşmamak, enerjimi kirletmemek adına yorumları kapalı tutmayı seçtim.

Neden yüzümü ve tam kimliğimi göstermiyorum ?

Yaptığım iş, enerji olarak çok ağır bir iş.
Sürekli içerik üretmek, insan psikolojisine hakim olmaya çalışmak, seanslarda bambaşka hayatların analizlerini yapmak, bunlar beni zaman zaman yoruyor.
Ve tahmin edersiniz ki benim bir özel hayatım var.

Eskiden, Emaar AVM'de, elimde kahvem bilgisayarda kitabımı yazıyordum.
Bilgisayar ekranında asla marka ismi veya logosu yoktu.
Arkadan genç bir delikanlı geldi, elinde Instagram iliskikocubal profili açık, 'bu hesabın sahibi siz misiniz?' dedi.
Ben şaşırarak evet dedim.
Meğer kız arkadaşı beni anlamış, hissetmiş ve bunu sormak istemiş.

Başka bir gün, yine AVM'de, kasadaki kadın ile konuşurken, bir danışanım sesimden tanıyarak 'siz o'sunuz' demişti.

Bunlar çok özel duygular, ancak size göstermek istediğim şey, daha yüzüm ve tam adım olmadan bile bunlarla karşılaşıyor olmam.

Sizlere hep diyorum ya, ÖNCE KENDİNİZ.
Benim için de önceliğim kendim.
Zaten bir Akrep kadını olarak gizemliliğe aşığım :) Gizemli olmak hem benim özel hayatımın çemberini koruyor, hem de o enerjiyi seviyorum.
Tabii ileride neler olur bilinmez.
İleride hedefim, kişisel gelişim merkezi açmak. İnsanlara fayda sağlamak.
Vakti saati geldiğinde Allah nasip ederse olmasını diliyorum.

Kitaplar gelmiyor mu? Seanslar gecikiyor mu?

Bir de böyle bir kitle var.
'Kitabım gelmedi, seansım gelmedi, beni kandırdınız!' :)

Tek tek kendi ellerimle tüm kitabı alan kişilere yolluyorum.
Harf hatası yapan kişileri görünce bile düzeltip gönderiyorum.
Mesela genelde 'hotmail.com' yerine 'hotmail.con' yazanlar oluyor.
Her yere yazdım ama görmeyenler oluyor : 24 saat içerisinde size yollanır, spam / tanıtıma düşebilir.
Eğer ben kitapları yollamıyor olsaydım, 4. kitabı çıkartabilir miydim? Sizce maliye buna izin verir miydi?

Seanslar ile ilgili ise,
Kotayı açtığım zaman, aynı anda basanlar olunca, kotanın üstünde kişi gelebiliyor.
Haliyle yetişemediğimden ufak gecikmeler olabiliyor.
Bu durumda mutlaka bilgi maili yolluyorum ve geciktirdiğim için daha detaylı yorumluyorum.

Bu damgalamaları yaparak, beni karalamaya çalışanları ise Allah'a havale ediyorum.

Durumlar böyle :)

Sizleri seviyorum,
Hepinize bereketli, keyifli bir gün diliyorum

https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

11 Şubat 2020 Salı

Doğru Kişiyi Hayatınıza Çekin

Merhabalar 💚

Bugün instagram'da paylaştığım yazının geniş halini aktaracağım sizlere.

Hayatınızda hep saçma sapan insanlar oluyorsa,
Bir türlü aşkta istediğiniz verimi alamıyorsanız;
bahsedeceğim uygulamayı yapabilirsiniz.

Genelde insanların yaptığı hata : sadece istemektir.
'Allah'ım hayırlı bir eş nasip et' ya da 'Benim de beni seven bir sevgilim olsun' şeklinde dualar edilir.

Bu, son derece genel olduğu için verim almanız düşer, daha spesifik olmalısınız.

Gerekenler : 
- Kağıt 📝 (mümkünse büyük bir kağıt, veya karton)
- Kalem ✏️ (renkli de olabilir)
- Yapıştırıcı
- Aşkla alakalı olan fotoğraf veya yapıştırmalar

💥 Nasıl birini istediğinizi netleştirin.
A'dan Z'ye tasvir edin.
Fizikselliği, boyu, yaşam tarzı, işi, ailesi, yetiştirilme tarzı gibi aklınıza gelen tüm detayları madde madde yazın.
Bunu düşünürken geçmişinizden birini hayal etmeyin.
Sıfırdan biri gibi düşünün.

💥 Nasıl bir ilişki istiyorsunuz?
Herkesin ilişki yaşama biçimi farklıdır.
Kimisi sürekli konuşmayı sever, kimisi mesafe insanıdır.
Bazısı hep sevgi sözcüğü kullanır, bazısı daha soğukkanlıdır.
Kimisi kıskanır, kimisi rahat davranır.
Siz ne istiyorsunuz?
Kendinizi nasıl bir ilişkinin içerisindeyken mutlu hissediyorsunuz?
Düşünün ve madde madde yazın.

💥 Konumuz aşk olduğu için, kırmızı kalemlerle yazabilirsiniz.
Dergilerden, stickerlardan yardım alıp kağıdınızı süsleyebilirsiniz.

💥 Bu kağıdı katlayıp, kalabalık olmayan bir çekmeceye koyun.
Siz ne istediğinizi netleştirin ki, dualarınız da spesifikleşmiş olsun.

Tüm bunların yanı sıra:
- Geçmişteki ilişkinizi bitirmek istiyor ama bitiremiyorsanız, sonlandırın.
Eğer onunla bir geleceğinizin olmadığına inandıysanız, bitirin.
Konuşmanızın bir anlamı yoktur, sadece enerji olarak yer kaplar ve sizin gecikmenize yol açar.
- Sırf günü doldurmak için, normalde istemediğiniz insanlarla ilişki yaşamayın.
Görüşmenizde ve konuşmanızda sakınca yok. Onlardan bir şeyler öğrenebilirsiniz.
Ancak ilişki anlamında hayatınıza almayın.
- Sürekli zihninizde aşk dönmesin. Kendinizi bu konuda frenleyebilin. Bir şeyi haddinden fazla düşünmek, onun bulanmasına neden olur.

Allah herkesin gönlüne göre versin...


Neden yalnız olduğunuzu,
ilişkiyi nasıl yürütebileceğinizi,
bir insanı gerçekte nasıl tanıyabileceğinizi,
anlık krizleri nasıl yöneteceğinizi,
evliliğe nasıl gideceğinizi ise kitaplarımda anlattım.
Okumak isteyenler için link bırakıyorum :


https://www.iliskikocubal.com/site/urun/iliski-nasil-yurutulur/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/gercek-onu-tani/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/en-etkili-50-yontem/
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/

💗

10 Şubat 2020 Pazartesi

Hayatınızdaki Tıkanıklıkları Yönetin

Merhabalar Hepinize 💜

Instagram hesabımda 8 Şubat tarihinde enerjinizi bloklamak ile ilgili bir yazı paylaşmıştım, buradan devam etmek istedim.

Eğer sıklıkla kendinizi yorgun hissediyorsanız,
bir şeyler tam olacak gibi gözüküyor ama olamıyorsa,
 'Ne yaparsam yapayım olmuyor' diyorsanız :
bu yazıyı okumalısınız.

Bazen farkında olmadan akışımızı kirletebiliyoruz.
💫 Bunların en başında kuruntular geliyor.
Siz kendi kendinize negatif düşüncelere girdiğinizde ve bunu gerçekmiş gibi hissetmeye başladığınızda, frekansınız da bu yönde etkilenir.

Örnek verelim :
Sevgilinizin etrafında dolanan bir kadın var.
Gözünüz hiç tutmadı, sevmediniz.
Eğer bu kadını sürekli düşünür, sosyal medya profillerine devamlı bakar, onu kuruntularınız ile büyütürseniz ; olmayacak bir şeyi oldurabilirsiniz.
Belki de partneriniz hiç o kadınla yakınlık kurmayacaktı, ama siz enerjinizle bunu beslediniz ve oldurdunuz.
Bu yüzden 'bir şeyi 40 kere dersen, olur' demişler.

Negatifliklerinizi yönetebilmeniz, hayatınızda ciddi değişimler sağlar.
Yönetmek için ise; önce kendinizi tanımalısınız.
Neyi seversiniz? Ne sizi rahatlatır? Tespit edin.
Kendinizi iyi hissetmediğiniz, kurmaya başladığınız anlarda bunları yapın.
Özellikle kafa meşguliyeti ve fiziksel aktivite kafayı dağıtmada etkendir, aklınızda olsun.

💫 Enerjinizi etkileyen ikinci unsur ise : Davranışlarınız.

Etrafınıza olan tavırlarınız da sizin enerjinizi etkiler.
Şahsen, iyiliğin enerjisine çok inanıyorum.
Bir yaşlıya yardım etmeniz, bir sokak çocuğuna yemek almanız, yaptığınız kibarlıklar, hizmet aldığınız kişilere teşekkür ederim/kolay gelsin demeniz, bu ve bunun gibi davranışlar enerjinizi yükseltir.
Öyle hiç bir iyilik ve kibarlık yapmadan, iyilik bulamazsınız.

Hep dediğim gibi: Siz hayata ne katıyorsunuz ki hayatta size katsın?

💫 Enerji blokajlarından bir diğer ise Fal ve Dedikodu.
Eğlencesine kapattığınız kahveler vardır, bunlar dozunda olduğu sürece sıkıntı oluşturmaz.
Ancak kimi insan tanıyorum, haftada 3-4 tane falcıya gidiyor.
Günde 5 kahve içiyor sırf fal kapatabilmek için.
Bunu yaptığınızda, enerjiniz direkt olarak bulanıklaşır. İster istemez etkilenirsiniz ve negatife yönelirsiniz.
Gerek var mı? Elbette yok.

Dedikodu konusu ise;
Bazı kişiler tüm gün milleti çekiştirir. Bunu iyi niyetle değil, kötü niyetle yapar.
Kimisi kötü insan olduğu için değil, farkında olmadan bunu yapıyordur.
Herhangi birinin günahını almak, saatlerce alakanızın olmadığı kişiler ile ilgili konuşmak hatta yargılamak sizi aşağı çeker.

💫 Hayatınızda yenilik olması için, yer açmanız gerekli.
↦ Giymediğiniz kıyafetlerinizi mutlaka verin.
'Bir gün giyerim' diye beklettiklerinizi de verin :) 2 seneden fazladır giymiyorsanız, giymeyeceksiniz demektir.
Dolabınızda yer kaplamasına izin vermeyin.
↦ Ertelediklerinizi bir an önce yapın, listeden çıksınlar.
↦ Size negatiflik veren insanlarla aranıza mesafe koyun.
'Ayıp olmasın' diye onlarla görüşmeniz sadece sizi yorar.
Bir arkadaşınız size sürekli aynı derdini anlatıyorsa ve bundan bunaldıysanız; söylemekten çekinmeyin.
↦ 'Hayır' diyebilin. Emin olun, hayır diyemediğiniz insanlar gün gelir size çatır çatır hayır der.
Kendinizi düşünün. Dozunda bencillik gerekli bir şeydir.

💫 Söylenen yalanlar ruhunuzda ağırlaşma yapar.
İyi veya kötü niyetli olmanız önemli değildir, yalan yalandır.
Birini kandırdığınızda, aldattığınızda, üstünü kapamaya çalıştığınızda bu yük sizin hayatınıza yansır.
Elbette pembe yalanlardan bahsetmiyorum, hepimiz durumu idare etmek için anlık minik sözler söylüyoruz.
Hayatsal, ciddi, karşı tarafın görüşünü etkileyecek konulardaki yalanlar yük oluşturur.

💫 Affedemedikleriniz..
Bir akrep kadını olarak, son derece kindarım. Dürüstçe bunu söyleyebilirim.
20 sene önce bana yapılan hatayı bile unutmam.
Bana yapılan kötülüklerin listesini, hafızam kendi kendine tutar.
Ancak bu çok yanlış.
Kendimde de törpülemeye çalıştığım bir konudur.
Affetmek gerekir, salabilmek gerekir, onun kinini ve sinirini üzerimizde taşımamak gerekir.

Bu maddelere dikkat ettiğinizde ve istikrarla bunu yaptığınızda, karşılaştığınız olayların ve kişilerin değişmeye başladığını göreceksiniz.

Söylemesi benden, uygulaması sizden :)


Paylaşımlarımda ve blogda olmayan tüm konular için kitaplarımı okuyabilirsiniz.
👇
https://www.iliskikocubal.com/site/urun/ne-yapmam-lazim/